Selin Irmak Kaçmaz

Bir gece baş ağrısı ile uyandı ve sonra hayatında hiçbir şey eskisi gibi olmadı

2 Mayıs 2024
Sarah Miles, gece yarısı baş ağrısının başladığını hissettiğinde 33 yaşındaydı ve henüz altı ay önce doğum yapmıştı. Ağrı çok kötüydü. Sarah’ı derin uykusundan uyandırdı ve sanki kafatasının her santimetresine iğneler batıyormuş gibi hissetmesine neden oldu.

Dört çocuk annesi Sarah, sonunda tekrar uykuya daldı ancak birkaç saat sonra uyandığında görüşü kaybolmuştu, hiçbir şey göremiyordu. Korkudan dehşete düşen genç anne, “Genelde başım ağrımaz, ağrısa da hiçbir şey almam. Sadece ağrının geçmesini beklerim. Ama bu farklıydı. Bir şeyler doğru değildi, normalden çok daha fazla acı çekiyordum. Kafatasımın her yerine binlerce iğne batıyordu” dedi.

HİÇBİR ŞEY GÖREMİYORDUM

“Görüşüm bomboştu, simsiyahtı. Hiçbir şey göremiyordum. Ama bu durumu önemsemedim ve yorgun olmama bağladım. Yeni doğum yapmıştım, küçük bir bebeğim vardı. O sırada bir sürü çılgınca şey oluyordu” diyen Sarah yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Gözlerimi ovuşturdum çünkü görüşümün normale döneceğini düşündüm. Ama düzelmedi, ben de eşimin yanına gittim. Durumu anlatınca internette aramaya başladı ve felç geçiriyor olabileceğimi söyledi. Her şeye rağmen bu ihtimale güldüğümü hatırlıyorum.”

MİGRENDEN ŞÜPHELENDİLER AMA GERÇEK ÇOK DAHA CİDDİYDİ

Ne olduğunu anlayamayan Sarah, felç geçiriyor olabileceğini hiç düşünmedi. Ancak bu doğruydu; Sarah felç geçiriyordu. Doktorlar durumu doğruladığında da buna inanmayı reddetti.

Sarah’ın baş ağrısı ve görme güçlüğü dışında başka bir belirtisi yoktu. Doktor ilk başta migren olabileceğini düşündü ve onu bir göz doktoruna yönlendirdi. Doktor genç kadına rutin testler yaptı ve sonuçlar normal çıktı. Ancak görme alanı testinden sonra her şey değişti. Durumun iyi görünmediğini anlayan doktor, Sarah’nın muhtemelen felç geçirdiğini söyledi.

Kocasının internette felç geçirdiğine dair yaptığı araştırmanın doğru çıkması onu şoke etmişti. Sarah hemen çocuklarına bakması için annesini aradı ve hastaneye gitti. Hastanede dört gece kaldı. Bu süre zarfında doktorlar pıhtının nedenini araştırmak için sayısız test yaptı. Son gün, pıhtının boynunun arkasındaki bir arterde oluştuğu ortaya çıktı. Pıhtı oksipital lobuna kadar ilerlemiş ve görme kaybına yol açmıştı.

Yazının Devamını Oku

Kate Middleton’ın başına gelenlerin aynısını yaşadı... 'Kanser olduğum ameliyat sırasında ortaya çıktı'

30 Nisan 2024
Londra, Hackney'de yaşayan 38 yaşındaki Maia Kennedy, Aralık 2023'te mide bulantısı çekmeye başladı. Bağırsak alışkanlıklarında da değişimler meydana gelen Maia, doktora gitti ancak aile hekimi başlangıçta semptomlarının asit reflüsünden kaynaklandığını düşündü. Yine de Maia’ya bazı testler yapıldı ve ocak ayında ise kolonoskopi için hastaneye çağırıldı. Kolonoskopi sonucunda bağırsaklarında bir tümör olduğu ortaya çıktı.

“Bir şeylerin yolunda gitmediğini biliyordum ama böyle bir şey bulmalarını da beklemiyordum” diyen Maia için tümör haberi büyük şok olsa da aslında doktorlar bu tümörün kanserli olmadığını düşünüyorlardı. Tıpkı Kate Middleton’da olduğu gibi…

BAĞIRSAĞININ BİR KISMI ALINDI, GERÇEK AMELİYAT SONRASI ORTAYA ÇIKTI

Maia Kennedy, kolonoskopinin ardından şubat ayında bağırsağının bir kısmının alınması için ameliyata girdi. Ameliyat sonrası ise bir hafta hastanede kaldı. O sırada bağırsaktan alınan parça biyopsiye gönderildi.

Haftalar sonra, Maia daha iyileşme sürecindeyken biyopsi sonucuna dair bir telefon aldı; bağırsağındaki tümör kanserliydi. Biyopsi, birinci evre bağırsak kanseri olduğunu gösterdiği için kemoterapiye ihtiyacı yoktu.

Maia, “Her şey aralıktan marta kadar çok hızlı gelişti. Hastalık bir anda hayatımı ele geçirdi. Kanser olduğumu söylemek benim için çok gerçeküstü bir şey” dedi.

Şu anda remisyonda olan Maia, kendi deneyimini geçtiğimiz hafta kanser tedavisi gördüğünü açıklayan Galler Prensesi Kate Middleton’ın deneyimi ile çok benzetiyor.

KATE İLE ÇOK BENZİYORLAR... 'ONUN YAŞADIKLARINA EMPATİ DUYUYORUM'

Kate Middeleton uzun süredir sessizliğe gömülmüştü. Aralık ayından beri ortalarda görünmeyen, hiçbir etkinliğe katılmayan, tek bir kare görüntü vermeyen prenses hakkında kraliyet ailesi de hiçbir açıklama yapmayınca türlü iddialar da ortaya gezinmeye başlamıştı. Galler Prensesi ocak ayında planlı bir ameliyat için Londra'daki bir hastaneye yatırılmış ve iyileşmeye devam etmek üzere Windsor'daki evine dönmüştü. Ancak doktorlar ameliyattan sonra yapılan testlerde belirsiz bir kanser türüne rastladılar. Geçtiğimiz hafta Windsor'da çekilen duygusal bir video klipte 42 yaşındaki Kate, kendisine kanser teşhisi konduğunu, teşhisin 'büyük bir şok yarattığını' ancak şu anda önleyici kemoterapi tedavisinin 'erken aşamalarında' olduğunu açıkladı.

Yazının Devamını Oku

Göz kırpma sıklığınız sağlığınız hakkında çok şey söylüyor

26 Nisan 2024
Her üç ila beş saniyede bir göz kırpıyoruz ve günlük görsel girdimizin yüzde 10'una varan inanılmaz bir miktarını göz kırpma nedeniyle kaybetmemize rağmen genellikle bunun farkına bile varmıyoruz. Temel olarak göz kırpmak birkaç pratik amaca hizmet ediyor: Kornea yüzeyini ıslatıp temizliyor ve gözü hızla yaklaşan nesnelerden refleks olarak koruyabiliyor. Bazı durumlarda ise göz kırpmada meydana gelen gözle görülür bir değişiklik sağlık sorunlarının habercisi olabiliyor. Peki göz kırpma sıkılığınızın değişmesi hangi sorunlara işaret ediyor?

Yavaş veya seyrek göz kırpma: Göz kırpmanın azalması Parkinson hastalığının erken belirtilerinden biri olabilir. Dikkat etme ve esneklik gösterme yeteneğimizi etkileyen önemli bir nörotransmitter dopamindir. Birçok çalışma, kendiliğinden göz kırpma hızımızın beynimizdeki nörotransmitter aktivitesini yansıttığını ortaya koydu. Dopamin ne kadar düşükse, bir konuya o kadar çok odaklanırız ve göz kırpma sıklığımız o kadar az olur. Parkinson'un ayırt edici özelliği de dopamin üreten sinir hücrelerinin kaybıdır.

Otoimmün Graves hastalığı ya da halk arasında bilinen adıyla zehirli guatr olan hastalar da göz kırpma düzenlerinde kornea hasarıyla ilişkili olabilecek değişiklikler yaşarlar. Parkinson'un yanı sıra inme gibi diğer nörolojik durumlar da normal göz kırpma hızını yavaşlatabilir. Daha yavaş göz kırpma, sporcular arasında kafa travması ile de ilişkilendirilmiştir.

Aşırı göz kırpma: Uykulu halde araç kullanmak gibi zorlu bir görevi yerine getirmeye çalışırken göz kırpmanın artması muhtemelen uyku halinin belirtisidir. Ağrı çeken veya çok parlak ışıklara maruz kalan kişiler de daha sık göz kırparlar.

Aşırı göz kırpma, vücudunuz Sjogren sendromu olarak adlandırılan, bağışıklık sisteminin kendi kendine yaptığı bir hastalığın habercisi olabilir. Sjogren sendromunun en belirgin belirtileri ağız ve göz kuruluğudur. Göz kuruluğu da aşırı göz kırpmaya sebep olur.

Öte yandan göz kuruması, sık ekran kullananlar arasında da inanılmaz derecede yaygındır. Ekranlarımıza baktığımızda daha az göz kırparız. Bilgisayarınızın başında saatler geçirmeyi planlıyorsanız, ekranınızdan bir veya iki dakika uzaklaşmak için 20 dakikalık zamanlayıcılar ayarlayın. Ekran başında geçirilen sürenin artması, gözlerimizi sağlıklı tutan bezlerin zarar görmesi ve miyoplukla da ilişkilendirilebilir.

Neden göz kırparız?

Birçok durumda insanlar, gözlerinin nemini korumakla ilgisi olmayan şekillerde göz kırparlar. 1920'lerde göz kırpma konusunu inceleyen bilim insanları şu soruyu çok merak ediyordu: Göz kırpmak sadece korneaların tozunu almak için değilse, gerçekten ne anlama geliyordu?

Bilim insanlarının gözlemlerinden bazıları sezgisel olarak anlamlıydı; insanların sigara içerken daha sık göz kırptığını keşfettiler. Duman, bilinen bir kornea tahriş edicisidir. Fakat aynı zamanda insanların okurken, konuşurken olduğundan daha az göz kırptığını da tespit ettiler. Garip bir şekilde, okuyan insanlar neredeyse her zaman metin yerine noktalama işaretlerine göz kırpıyorlar.

Yazının Devamını Oku

Nadir görülen bir yeme bozukluğu olan bebek cam ve mobilya yiyor!

23 Nisan 2024
Galler'in Blackwood kentinde yaşayan 25 yaşındaki Stacey A'Hearne, üç yaşındaki kızı Wynter'ı sürekli takip etmek zorunda. Çünkü Wynter, normalde yenmeyen ev eşyalarına karşı istek duymasına yol açan alışılmadık bir yeme bozukluğu olan pika hastalığından mustarip. Ufaklığı bir fotoğraf çerçevesini parçalayıp cam parçalarını yemeye çalışırken yakalayan genç anne, hatta yeni bir kanepe aldığını, kızının ondan da parçalar kopardığını söyledi.

"Kelimenin tam anlamıyla tüm evi yiyor. Yepyeni bir kanepe aldım ve ondan parçalar kopardı. Normal yiyeceklerle arası çok iyi değil ama oturup bir süngeri bile yiyebiliyor” diyen Stacey  A'Hearne, kızının alışılmadık yeme alışkanlıklarını ilk kez bebekken fark etmiş ancak büyüme dönemi davranışları olduğunu düşünerek önemsememiş.

Stacey, aynı zamanda otizmli olan Wynter'ı duvarlardan sıva, kanepenin içinden köpük yerken ve mama sandalyesinin kenarını kemirirken yakaladığını anlattı, “Hatta yürümeye başladığında fotoğraf çerçevelerini parçalamasını ve cam parçalarını yemeye çalışmasına bile şahit oldum. Geceleri uyanıp karyolasını ve içinde uyuduğu battaniyeyi dahi yemeye çalışıyordu. Yaklaşık sekiz fotoğraf çerçevesini kırdı ve camları yemeye çalıştı. Ne olursa olsun yememesi gereken şeyleri yemenin bir yolunu buluyor. Neyse ki onu çok yakından izlediğim için kendine hiç zarar vermedi. Ama onu izlemek tam zamanlı bir iş” dedi.

'ATIŞTIRMALIKLARI DEĞİL MAMA SANDALYESİNİ YEMEYİ TERCİH EDİYOR'

Wynter 13 aylık olana kadar konuşma ve yürüme gibi yaşının gerektirdiği gelişim süreçlerini tamamlıyordu ancak işler kısa süre içinde değişti. Küçük kız konuşamaz hale geldi ve yeme alışkanlıkları artmaya başladı.

“Bebekler her zaman ağızlarına bir şeyler atmaya çalışırlar ancak kızım bunu çok sık yapmaya başladığında artık normal olmadığını düşünmeye başladım. Pika, otizmli çocuklarda daha yaygın olabiliyor, ki Wynter'da da var. Bence bu duyusal bir şey ve farklı dokuları arzuluyor. Kızımın çok ağır otizmi var, bu da fazla konuşmadığı ve bazı davranış sorunları olduğu anlamına geliyor” diyen Stacey, şunları söyledi:

Wynter'ı atıştırmalıklarla birlikte mama sandalyesine koyuyorum ama o mama sandalyesini yemeyi tercih ediyor. Otizmi uykusunu gerçekten etkiliyor ve çok sık uyanıyor. Pika hastalığı ise tam anlamıyla geceleri ortaya çıkıyor. Gece 2'de uyanıyor, onu karyolayı ve battaniyeleri yerken buluyorum. 7/24 gözümün üzerinde olması çok yorucu ama iyi bir rutine girdim ve onun ihtiyaçlarını anlıyorum.

‘Duyusal oyun zamanı' sağlamanın Wynter'ı sıra dışı yeme alışkanlıklarından uzaklaştırmaya yardımcı olduğunu keşfeden Stacey, “Otizmli çocuklar dokunabildikleri ya da ses çıkarabildikleri duyusal şeyleri severler. Onun için özellikle pika hastaları için tasarlanmış, farklı dokularda çiğneyebileceği bir kolyem var. Ayrıca farklı şekillerdeki makarna gibi dokunabildiği ya da oynayabildiği şeyler de yiyebileceği seçenekler arasında. Doktorlar yapabileceğimiz pek bir şey olmadığını söyledi. Onun için iyi değil ama cam olmadığı sürece aşırı tehlikeli de değil. Sadece onu çok yakından takip etmem gerekiyor ve umarım önünde sonunda bunu atlatır” dedi.

                                                                 

Yazının Devamını Oku

Retinol kullanmadan önce mutlaka bilmeniz gerekenler

18 Nisan 2024
Cilt için inanılmaz bir iyileştirici olan retinol eğer yanlış kullanılırsa cildinizde oldukça ciddi tahriplere neden olabiliyor. Bu harika ürünü nereden, nasıl satın almalı? Kullanırken hangi noktalara dikkat etmeli?

Reçetesiz satılan retinol ürünlerinin popüler olmasının iyi bir nedeni var; akne kontrolüne yardımcı olmanın yanı sıra, cildin genel görünümünü iyileştirebiliyor ve yaşlanma belirtilerini azaltabiliyor. Dermatolog Dr. Hope Mitchell retinoller için "İnce çizgileri ve geniş gözenekleri azaltmak, cilt dokusunu iyileştirmek ve cilt tonunu eşitlemek için mükemmeldirler" dedi.

Ancak bu ürünün kullanımı pek de kolay sayılmaz. Retinol ürünleri birçok farklı marka tarafından üretiliyor, çok sayıda formülasyona sahip ve özellikle ilk başta tahriş edici olabileceğinden dikkatli bir şekilde uygulanmalı. Gelin son zamanların en popüler cilt bakım malzemesi olan retinol hakkında tüm bilinmesi gerekenlere detaylıca bakalım.

RETİNOL NASIL ÇALIŞIR?

Dr. Mitchell, retinollerin retinoid adı verilen ve hepsi de A vitamini türevi olan bileşiklerin şemsiyesi altında yer aldığını söyledi. Reçeteyle satılan güçlü retinoidler 1970'lerden beri mevcut ve akne ilaçlarında bulunuyor. Retinol daha hafif bir retinoiddir, bu yüzden reçetesiz satılabiliyor.

Retinol cildi çeşitli şekillerde etkiliyor. Dermatolog Dr. Divya Shokeen, "Doğal bir pul pul dökülmeye neden olan cilt hücresi döngüsünü artırır. Bu da tıkanmış gözeneklerin temizlenmesine yardımcı olarak sivilceleri tedavi edebilir ve gelecekteki patlamaları önleyebilir” dedi.

Retinol ayrıca cildin sıkılığını ve esnekliğini artıran bir protein olan kolajen üretimini de artırıyor. Dermatolog Dr. Marisa Garshick, "20'li yaşlarımızdan itibaren, cildimizin kolajeninin yılda yaklaşık yüzde 1'ini kaybetmeye başlarız. Bu gerçekleştiğinde, cildimiz sarkmaya ve kırışmaya başlar; retinol buna karşı koymaya çalışır” bilgisini verdi, Dr. Shokeen ekledi:

“Retinoller, özellikle yoğunlaştığı ve renk değişikliğine neden olduğu bölgelerde melaninin aşırı üretimini azaltmaya yardımcı olabilir.”

Dermatoloji Uzmanı Dr. Şale Yılmaz da retinolün cilt için faydalarını şöyle sıraladı, “Ciltteki kolajeni güçlendiriyor, kolajen üretimini destekliyor, cilt yüzeyinin daha pürüzsüz olmasını sağlıyor, ciltte renk tonunu eşitliyor, hücresel yenilenmeyi hızlandırıyor.”

Yazının Devamını Oku

Depresif bir uykusuzluk hastası olduğunu sanıyordu, konan teşhis hayatını kökünden değiştirdi

17 Nisan 2024
Kat Brown’ın yaşadığı sorunlar çok uzun yıllar önce, çocukluğunda başladı. Kendini hiçbir zaman bir yere ait hissetmeyen Kat, kızıl saçları ve henüz 13 yaşındayken 1.80 olan boyu ile okulda zorbalığa maruz kaldı. Uzun boylu olduğu için bir üst sınıfa alındı ama bunun da yaşadığı zorbalığa ya da ait hissetmeme duygusuna bir faydası olmadı.

“O yıllar kafa karıştırıcıydı çünkü zaten tuhaf görülüyordum. Kendimi farklı hissediyordum ve bunların hepsi sıfatlarla açıklanıyordu; aşırı duyarlı, üzgün, garip, tuhaf, duygusal, olgunlaşmamış. Bu duygulardan ata binerek, okuyarak, oyunculuk yaparak kaçardım” diyen Kat o zamanları şöyle anlattı:

“Ergenlik dönemimin sonlarına doğru akademik olarak başarılı olsam da depresyona girdim ve kendime zarar vermeye başladım. Avrupa dilleri okumak için Durham Üniversitesi'ne girdim ancak derslerimden birinde başarısız olmaya başladım ve sınıfta kalma korkusuyla paniğe kapıldım.”

KORKUNÇ BİR UYKUSUZLUK YAŞIYORDU, SÜREKLİ YEMEK YİYORDU

Kat için işler hiç yolunda gitmiyordu. Korkunç bir uykusuzluk yaşamaya başlayan Kat, “Sabahın erken saatlerinde amfilerin parlak ışıklarıyla mücadele ediyordum. Olumsuzlukları ve paniği bastırmak için aşırı yemek yiyor ve alkol alıyordum. Üniversiteden sonra gazetecilik yapmaya başladım. Mesai sonrası dışarıda geçirdiğim zamanlarda kendimi çok fazla içerken, bunaldığımda dondurma ve bisküvi yerken buluyordum” dedi ve ekledi:

"Yıllar boyunca hissettiklerimin bir adı, hatta isimleri olduğunu bilmiyordum. Sadece kurtulamadığım kötü alışkanlıklarım olduğunu düşünüyordum. 2016 yılında, depresyon için konuşma terapisi almak üzere doktora gittiğimde bana ‘tıkınırcasına yeme bozukluğu’ teşhisi de kondu. Yeme bozukluğum olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu, sadece baskı altında olduğumda belirli yiyeceklerle ilgili belirli ritüellerim vardı."

ÇOCUK SAHİBİ OLAMAYACAĞINI ÖĞRENİNCE İŞİ BIRAKTI, HER ŞEY O ZAMAN BAŞLADI

Kat, kocası Harry ile evlendikten sonra çocuk sahibi olmak istedi. İki başarısız tüp bebek tedavisi denemesi sonrası 36 yaşındayken doktoru ona çocuk sahibi olma ihtimalinin çok düşük olduğunu söyledi.

Artık doğum iznine ihtiyacı olmadığını düşünen Kat, anlık bir kararla düzenli olarak çalıştığı iş yerinden ayrıldı. Yıl 2019’du ve birkaç ay sonra pandemi sebebiyle tüm dünyada olduğu gibi Londra’da da kapanmalar başladı. O sıralar 37 yaşında olan, pandemi sebebiyle dışarıdan aldığı işleri de duran Kat, evde oturmuş sosyal medyada gezinirken hayatını değiştirecek bir paylaşım gördü.

Yazının Devamını Oku

İşe giderken bir kamyon tarafından ezildi, bütün hayatı değişti

12 Nisan 2024
Victoria Lebrec, 8 Aralık 2014'e dair bildiklerinin kendi hafızasından mı, yoksa onu yol kenarında kanlar içinde, bisikletinden düşüren kamyonun ezdiği leğen kemiği boyunca görünen lastik izleriyle yakalayan kameralarından mı olduğundan emin olamıyor.

Bir pazartesi sabahıydı. O zaman 24 yaşında olan Lebrec, Londra'da çok iyi bildiği işlek bir yolda bisikletiyle işe gidiyordu. “Bir çöp kamyonunun yanındaydım ve sadece dönerken işaret etti, bu yüzden dönmek üzere olduğunu görmedim. Polis soruşturması, kazadan önceki 13 saniye boyunca aynalarına bakmadığı sonucuna vardı. Bakmış olsaydı beni görürdü” diyen Lebrec, o anları şöyle anlattı:

“Güvenlik kameralarının kanıtları, onun döndüğünü fark ettiğimi, sonra yolundan çekilmeye çalıştığımı ama başaramadığımı gösteriyor. Sonra kamyonun ön tekerlekleri tarafından devrildim ve ardından kamyonun arka tekerlekleri leğen kemiğimin üzerinden geçti."

YOL KENARINDA KURTARILAN HAYAT

Lebrec acı çektiğini bilmesine rağmen acıyı hatırlamıyor. Çünkü kaza anında bölgede bir televizyon dizisinin çekimleri vardı. Böylece Lebrec’in yaşadığı korkunç kaza da kameralara kaydoldu. İzlemesi oldukça zor olan görüntüler, 2015 yılında Lebrec'in izniyle yayınlandı. Görüntüler tahmin ettiğiniz gibi kanlı değil çünkü Lebrec’in dış kanamasından ziyade iç kanaması vardı. Ancak çok solgun görünüyordu, zar zor konuşabiliyordu ve rahatsız edici şekilde hareketsizdi.

Ambulans ekibi Lebrec’e o zamana kadar yol kenarında nadiren başarıyla uygulanmış olan hayat kurtarıcı bir prosedürü uyguladı: Ortun resüsitatif endovasküler balon oklüzyonu yani Reboa. Bu işlem, hastanın kan kaybından ölmesini engellemek için kalbi dolaşım sistemine bağlayan ve vücudun en büyük atardamarı olan aorta küçük bir şişirilebilir balon yerleştirilmesini içeriyor. Çok hassas bir operasyon olan reboa için sağlık ekibinden biri, “Milimetrelik bir hareketle her şey ters gidebilir" dedi.

Lebrec'in ilaca bağlı komadan çıkarılması neredeyse iki hafta sürecekti. Hava yoluyla Londra Kraliyet Hastanesi'ne götürüldü ve burada günlerce sürecek cerrahi işlemler yapıldı. Cerrahlar balonu çıkardılar ve kan damarlarını onarmaya başladılar, ancak pelvis çevresindeki damarların çoğunun çok fazla hasar gördüğünü fark ettiler.

BACAĞINI KESMEK ZORUNDA KALDILAR

Lebrec, "Kan vücudumun alt yarısına geri dönmeye başladığında, sol bacağıma olması gerektiği gibi geri dönmediğini fark ettiler. Birkaç gün sonra bacağımı kesmek zorunda kaldılar. Her ikisi de ağır hasar gören leğen kemiği ve sağ dizim için de ameliyatlar yapıldı. Toplamda üç ay boyunca yatarak tedavi gördüm. O zamanlardan kalma fotoğraflarım var ve rengim tam anlamıyla yeşilmiş. Çok büyük bir şok içindeydim ve çok fazla ilaç kullanıyordum” dedi.

Yazının Devamını Oku

Z kuşağı arasında miyop salgını başladı

5 Nisan 2024
Ekran başında geçirilen aşırı zaman, Z kuşağının yetişme çağında hayati önem taşıyan doğal ışıktan mahrum kaldığı ve bunun da görme yetileri üzerinde uzun vadede yıkıcı bir etki yaratabileceği anlamına geliyor.

2000’li yılların başında yüzde 20 olarak bildirilen çocukluk çağı miyop görme bozukluğu dünya genelinde yer yer değişmekle beraber yüzde 40’lara 50’lere ulaştı. Uzmanlara göre bu rakamlar ‘salgın’ seviyesine ulaşmış durumda. Göz cerrahı Dr. Joern Jorgensen durumun daha da kötüye gideceği uyarısında bulundu.

Dr. Jorgensen, çocukların ergenlik çağında çok önemli bir dönemde kapalı alanda cihaz başında kalmalarının yeterli dopamin alamadıkları anlamına geldiğini ve bunun da gözlerine zarar verdiğini söyledi. İkinci faktör ise telefon ve tabletlere yüzünden birkaç santim uzakta bakarak geçirilen süredir ki bu da miyopluk ya da kısa görüşlülük gelişmesine neden oluyor.

ÇOCUKLAR DIŞARI ÇIKMIYOR, YAŞADIĞIMIZ ŞEY BİR SALGIN

Londra'daki muayenehanesinde çalışan ve dünya çapında 44 göz cerrahisi kliniğinin CEO'su olan Dr. Jorgensen, Çin’in bazı bölgelerinde miyopluk seviyelerinin yüzde 30'dan yüzde 95'e ve üzerine sıçradığı bilgisini veren Dr. Jorgensen, çocukların boş zamanlarını geçirme biçimlerinde büyük bir değişiklik yapılmazsa aynı durumun dünya genelinde yaşanacağı konusunun dikkatle altını çizdi.

Jorgensen, “Çocuklar önceki nesiller kadar dışarı çıkmıyor, ihtiyaç duydukları her şey cihazlarında önlerinde. Bu da hayatlarının kritik bir döneminde doğal güneş ışığı alamadıkları anlamına geliyor ve bu da miyopide çok belirgin bir artışa neden oluyor. Durum endişe verici ve gördüğümüz şey bir salgın” dedi ve ekledi:

Gün ışığında futbol oynamak, herhangi bir spor yapmak ya da sadece arkadaşlarla oynamak için dışarı çıkmak, dopamin salgılayan kimyasal bir sürece neden olur. Bunun, gözde miyopluğa neden olan büyüme türüne karşı bir engelleyici olduğunu biliyoruz. Gözün yatay kısmı uzar ve büyümeye devam ederek odaklanmayı zorlaştırır. Çocukları dışarı çıkmaya ve daha fazla spor yapmaya teşvik edebiliriz, ancak sosyal medyanın hayatlarında bu kadar önemli bir rol oynamasıyla zaten olanları tersine çeviremezsiniz.”

Dr. Jorgensen, ikinci zarar verici faktörün ise gençlerin yaptıkları yakın işlerin miktarı olduğunu söyledi, “Yüzden birkaç santim uzakta bir ekrana sahip olmak, gözlerin daha az kırpışması ve saatlerce yakın görevlere odaklanırken aşırı telafi anlamına gelir. Gözdeki kasların gerilmesi ve lensin kayması, göz küresinin kademeli olarak uzamasına ve uzaktaki nesnelere odaklanma şeklimizin zarar görmesine neden olur” ifadesine yer verdi.

MİYOP HASTALIĞI BAŞKA SORUNLARA DA NEDEN OLUYOR, KÖRLÜĞE KADAR GİDEBİLİYOR

Yazının Devamını Oku