Eğer “Ölmek” filminden bahsetmesem sanki bir şey eksik kalacaktı.
İçinden Berlin geçen bir film daha izlemenin duygusu, ben de sahici duygulara yol açtı. Yaşarken ölmenin felsefesi yapılıyor bu filmde.
Engel olamayıp düşünüyor insan, ölmeyi. Çok garip bir duygu, izah edemiyorsun.
Filmden sonra “Ölmek, yok olmak mıdır yoksa daha çok var olmak mıdır” diye düşündürttü.
Kendime geldim.
Bence sıklıkla hatırlatılmalı ölüm çünkü öleceğini bilen her canlı hayata daha fazla yaklaşıyor.
Yönetmen Matthias Glasner, işlevsiz bir aile üzerinden yaşamın bir parçası olan ölümü ele alıyor.
Bütün hafta sadece film izlemek, ruh sağlınıza da iyi geliyor. Kendinize yakın bulduğunuz film kahramanlarıyla tanışmak sahici bir duygu. Festival devam ederken fırsat bulursanız, içinden edebiyat geçen filmlere daha yakın olun derim.
Edebiyat metinleri sinema festivallerinin vazgeçemediği kaynakların başında geliyor. Bu yıl da filmlerde geçen kitaplar ve edebiyat eserleri dikkatimi çekti...
Little Girl Blue/Yönetmen: Mona Achache/Fransa- Belçika/2023
Film Anlatıcısı Kız/ Yönetmen: Lone Scherfig/İspanya-Fransa-Şili/2023
Başlangıç/Yönetmen: Ava DuVernay/Abd/2023
Sevgiler, Hilde/Yönetmen: Andreas Dresen/Almanya/2024
Bu karar sadece gelecekteki kariyer yollarını değil, aynı zamanda mutluluklarını ve topluma katkılarını da şekillendiriyor.
Geçtiğimiz günlerde yayımlanan “İşim ve Ben” (Meslek Seçiminden Önce Okunacak Kitap) Yıldız Hacıevliyagil Cüceloğlu’nun yazdığı kitap, “Kişi, yapmaktan mutlu olacağı bir mesleği/işi seçmesi için nelerin farkında olmalı” sorusuna cevap arıyor.
Yıldız Hacıevliyagil Cüceloğlu hukuk, felsefe ve psikoloji alanındaki bilgi birikimini, farklı seçim ve kariyer öyküleriyle bir araya getirmiş. (Kronik Kitap-192 sayfa)
Keyifli ve düşündürücü bir okuma
Judith Hermann, çağdaş Alman edebiyatının en önemli isimlerinden biri.
Hermann, romanları ve öykülerinde, insanı sıradan yaşamları içinde derinlemesine inceleyen gözlem gücüyle öne çıkar.
Rusya’da bütün dünyayı kalıcı olarak değiştiren Bolşevik Devrimi’ni ve yol açtığı iç savaşı ünlü İngiliz tarihçi Antony Beevor’un kaleminden okuyacağız.
Bu döneme ilişkin çalışmalar genellikle siyaset ve ideolojiye odaklansa da Beevor, Rus arşivlerinden elde ettiği yeni materyallerle desteklediği savaşın ham gerçekliğini bir askeri tarihçi becerisiyle tasvir ediyor.
“Rusya: Devrim ve İç Savaş 1917-1921”, Rusya’da başlayan işçi hareketlerinin ve nihayetinde yol açtığı iç savaşın dünyayı nasıl değiştirdiğini merak edenler için vazgeçilmez bir kaynak.
Arkadaşlık Şiirdir
Haydar Ergülen, “Arkadaşlık Şiirdir” adlı eserinde dostlukları ve arkadaşlıkları derinlemesine işliyor. Ergülen’in yazıyı şiir gibi yazmayı sevdiğini, bu yazılarında arkadaşlık ve yoldaşlık temasını öne çıkarıyor. Bu kitap, şairlerin arasında upuzun, acı-tatlı bir yolculuk demek. Ahmet Erhan’dan Küçük İskender’e, Behçet Aysan’dan Nilgün Marmara’ya, Dağlarca’dan Ruhi Su’ya uzanan isimlerle olan anıların her biri okuru, şiirle yaşayan, şiirin içinde yaşayan o insanların birbirleriyle olan unutulmaz arkadaşlıklarına götürüyor. Sia Kitap’tan yayınlanan “Arkadaşlık Şiirdir”, yaşamı, edebiyatı ve sanatı bir araya getirerek okuyucuya derin bir deneyim sunuyor.
Korhan Abay’ın 50. sanat yılı
Geçenlerde Korhan Abay’ın YouTube kanalını görünce kendisini aradım, “Neler oluyor” diye sordum.
Ne de olsa Beyoğlu’nun başkenti sayılır.
Ne zaman içimde bir şeye ihtiyaç duysam, Masumiyet Müzesi’ne giderim.
Kendinizi iyi hissedersiniz, buraya ya yalnız giderseniz ya da sevdiğiniz birisiyle.
Orhan Pamuk’un “Masumiyet Müzesi” romanını okumadıysanız önce okumanızı sonra da buraya gitmenizi öneririm...
Çünkü müzeyi anlamak için romanı biraz olsun bilmeniz gerekiyor.
“Sevginin en gerçekçi ve sahici hali sevdiğiniz bir romanın izinden gitmektir” cümlesine inanlardanım...
Sanat Dünyamız
Daha sonra da bir sinema etkinliği için, Kos Adası’na gitmiştik.
“Doktor Civanım” ve “Orta Direk Şaban” filmlerini konuşmuştuk. Kemal Sunal’la aynı filmlerde buluşmasının, kendisine iyi geldiğini söylemişti. Sakindi ve hiç hastalık konuşmamıştı o gün.
İyi kalpli bir insan olduğunu hissettirmişti. Geçen hafta hayatını kaybetti.
Bahar Öztan’ın şefkatini, derin hassasiyetini asla unutamam.
Güzel insanlar bir anda güzel olmaz. Güle Güle Bahar...
Bugünlerde ne yapıyor?
Editör ve yazar Filiz Çiçek, bugünlerde ne yaptığını anlattı:
Oyun sonrası, tiyatro ekibiyle tanışan Vassaf, oyuncularla tek tek ilgilendi. Görüşlerini paylaştı.
Gündüz Vassaf, ülkemizin en önemli düşünürlerinden.
Yazdıklarının yanında, kültür sanat üreticilerine böylesine destek olması çok kıymetli.
Özdemir Nutku Ulusal Oyun Yazma Yarışması’ndan ödülle dönen, Direklerarası Oyun Yazarı ödülünü kazanan “Einstein Kumpanyası”, Devrim Pınar Gürbüzoğlu imzalı.
Oyuncu kadrosunda ise Melissa Karagöz ve Bahadır Karaca var. Yönetmen koltuğunda ise, THINK House’un pek çok projesinde ismini gördüğümüz Hasan Demirci yer alıyor.
İyi bir tiyatro oyunu izlemek isteyenler, 27 Mart Tiyatro Günü’nde yapılacak özel gösterimi kaçırmasın.
Aşkın ve dostluğun romanı
Bu seyahatimde de benzer duyguları yaşadım. Türkiye’nin dört bir yanından lezzetler sunan Bursa, gastronomisini de geliştirmiş durumda.
Bursa Kent Müzesi’nin kuruluşunun 20. yılı şerefine özel hazırlanmış bir sergiden bahsetmek istiyorum, “Zeki Müren Elbet Bir Gün Buluşacağız” adlı sergisi. Sergide Zeki Müren’in sahne kıyafetleri, gözlükleri, ayakkabıları, piyanosu, plakları ve birçok kişisel eşyaları vardı.
Sanatçının kendi eliyle yazdığı besteleri, mektupları ve notları sergiye başka bir boyut katmış. Koleksiyonun önemli bir bölümünde ise Fatma Girik’ten Ajda Pekkan’a, Cüneyt Arkın’dan Müzeyyen Senar’a kadar birçok sanatçı dostunun yer aldığı Zeki Müren’e ait fotoğraflar bulunuyor. Bu özel sergi bir yıl boyunca sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.
Bursa Büyükşehir Belediyesi, Türk Eğitim Vakfı (TEV) ve Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı’nın katkılarını da unutmamak gerekiyor. Fırsatını bulunca gidip gezin bence.
Beyhan Saran: Sahnelere Bir Armağan/Pankuş Yayınları
Ferhunde Hanımlar dizisi ile hafızalarda yer edinen Ankara Devlet Tiyatrosu Sanatçısı Beyhan Saran’ın yaşamı kitap oldu. 1958’de Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sanat yaşamına başlayan Beyhan Saran 50’den fazla tiyatro oyununda, sayısız radyo tiyatrosunda rol aldı. Kitap 4 bölümden oluşmakta.