Kibariye “Her erkek yapar. Önemli olan benim düzgün durmam, bana annem böyle öğretti” demiş...
Cümledeki en önemli yer “Annem böyle öğretti” kısmı. Eskiden belki öyleydi, evet. Belki eskiden erkekler el üzerinde tutulur, hareketleri, kararları sorgulanmazdı ama devir değişti. Yok artık öyle bir dünya Kibariye.
“Her erkek yapar” diye yola çıkan, ilişkiye başlayan, evlenen yanar.
Aman diyeyim...
E o zaman “Her erkek döver” mi diyeceğiz?
Hatta “Erkekler, kadının üzerine kuma getirebilir” falan mı...
Kibariye şahane sesi olan, işini çok iyi yapan biri.
Demiş ki, “Kenan Işık astral seyahatten gelmek istemiyor.”
Çünkü Güney’e göre astral seyahat ‘nirvana’ymış.
Büyük bir mutlulukmuş, oraya giden gelmek istemezmiş.
Bakın bir yere kadar eyvallah.
Bazı açıklamalar yapılabilir.
Yok uzaya gittim, yok pandemiyi gördüm vesaire gibi sözlere biz güleriz, eğleniriz.
Fakat bazı noktalarda “Ne oluyor kardeşim” dememiz lazım.
Ben çok kez Metin Akpınar’ı eleştiren ve Duygu Nebioğlu’nun yanında olan yazılar yazdım.
Günler geçtikçe iş öyle bir noktaya geldi ki... İşte burada ‘dur’ demek lazım.
Metin Akpınar ile girdiğin ‘hak’ mücadelesinde yanında olmakla beraber diğer her şeyde karşındayım Duygu!
Kendini bir medya oyuncağı haline getirmeyi başardın.
Annenin yaptıklarına “hata” deyip geçemezsin, çünkü birçok ünlü isimle defalarca tekrarlanmış benzer olaylar.
Erkekler de suistimal edilir, işte tam da annenin yaptığı gibi...
Bahar ile beraber Adana rehabilitasyon merkezi haline geliyor.
Portakal çiçeklerinin görüntüsü, etrafa yaydığı o koku görenleri, duyanları dertten sıkıntıdan arındırıyor...
Adana Portakal Çiçeği Karnavalı’nın bu sene 12’ncisi düzenlendi. İlk kez Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamına alınan etkinlikte bu kez Kültür ve Turizm Bakanlığı desteği de vardı.
Yüzyüzeyken Konuşuruz grubunun iki üyesi kadına şiddet olaylarıyla gündeme gelmişti.
Hatta ‘Yüzyüzeyken dövüşürüz’ diye isim falan takılmıştı onlara. Halen üzerlerindeki leke çıkmadı, devam ediyor davaları.
Büyük ihtimalle de suçlular zaten. Neyse... Dört üniversite ile bahar şenliği için anlaşma yapmış grup.
Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencilerinin açıklamasıyla durumdan haberim oldu.
“Üniversitemizde Yüzyüzeyken Konuşuruz grubunu istemiyoruz. Adı şiddetle anılan bir grubu dinlemeyeceğiz” diye bir açıklama yaptılar.
Haklılar da.
Helal olsun onlara.
Yani lahmacunun fiyatı ortalama 700-800 lira arasında değişecek demek ki bu yaz.
Biz ne zaman ki yaz gelirken Bodrum ve lahmacun ikilisini konuşmayı bırakacağız, işte o zaman ben çok derin bir oh çekeceğim...
Her sene söylediklerimizi seve seve tekrarlayabilirim şu an:
∆ Evet pahalı ama yemeyeceksin o zaman kardeşim.
∆ Ucuza satan yerler var, oraya gideceksin o zaman kardeşim.
∆ Plajın ortasında o sıcakta bir zahmet lahmacunu da dürmeyivereceksin kardeşim.
∆ Plajda ve sıcakta ne yenmesi gerektiğini öğreneceksin canım kardeşim.
Bayramda ne yapılır?
Çok ilginç bir Süper Kupa finali izledik.
Fenerbahçe henüz 1’inci dakikada Galatasaray’dan yediği golün ardından sahadan çekildi.
Aslında gol işin beklenmedik tarafıydı.
Çünkü oyun ilk durduğu anda sahayı zaten terk edecekti Fenerli futbolcular.
Ama işler planlandığı gibi gitmedi. Peki bu durumdan Galatasaraylı futbolcuların haberi var mıydı? Bence vardı.
Çünkü Kerem Aktürkoğlu santra sonrası hiç kıpırdamıyor ve gol sonrası arkadaşlarına “Neden topu taca atmadınız” diye soruyor.
Belli ki “Biz topu oyun dışına atalım, ne olursa ondan sonra olsun” diye konuşulmuş...
Çok can acıtıcı bir olay bu. Tabii ki kimse böyle bir şey yaşanmasını istemezdi. Tabii ki mekân yetkilileri perişan durumdadır.
Fakat nerede o mekânın yangın çıkışı? Nerede acil bir duruma karşın tahliye alanları? Nerede önlemler? Belli ki yokmuş.
E peki biz şimdi giden canların ardından sadece “Yazık oldu” deyip geçecek miyiz?
Ülkemizde maalesef bir olay yaşandıktan sonra önlem alınıyor hep. Bakın görün şimdi tüm mekânlarda denetim yapılacaktır, hepsi kontrol edilecektir, tedbirler alınmış mı, acil durum tahliye alanları var mı diye bakılacaktır.
E iyi de önceden neredeydik?
Neden ruhsat verdik?
Neden hesap sormadık?