Mutluluğa yer açmak

İçimizi ısıtan pek çok hikaye vardır çevremizde. Birçoğunu duymayız, bilmeyiz ama gerçekten hayatlar değiştirmiş, hayatlar kurtarmıştır.

Haberin Devamı

İskoçyada yoksul mu yoksul bir çifçi yaşardı. Fleming'di adı.

Günlerden bir gün tarlada çalışırken bir çığlık sesi duydu. Hemen sesin geldiği yöne koştu.

Bir de baktı ki bataklığa beline kadar batmış bir çocuk; kurtulmak için çırpınıp duruyor.

Çocukcağız bir taraftan da avazı çıktığı kadar bağırıyordu.

Çiftçi çocuğu bataklıkta ölmekten son anda kurtardı.

Ertesi gün Fleming'in evinin önüne gösterişli ve oldukça şık giyimli bir aristokrat indi.

Çiftçinin kurtardığı çocuğun babası olarak tanıttı kendini.

" Oğlumu kurtardınız size bunun karşılığını ödemek istiyorum " dedi.

Yoksul ve onurlu Fleming "Kabul edemem " diyerek ödülü reddetti.

Tam bu sırada kapıdan çiftçinin oğlu çıktı.

Aristokrat "Bu senin oğlun mu?" diye sordu.

Çiftçi gururla " evet " dedi

Aristokrat devam etti.

Haberin Devamı

Gel seninle bir anlaşma yapalım. Oğlunu bana ver. İyi bir eğitim almasını sağlayayım.

Eğer karakteri babasına benziyorsa ileride senin gurur duyacağın bir evlat olur.

Bu konuşmalar sonunda çiftçi oğlunun aristokratla gitmesine razı oldu. Onu götüren adam Fleming'in iyi okullarda iyi eğitimler almasını sağladı ve yıllar sonra Fleming, Londra'daki ki St. Mary Hospital Tıp Fakültesi'nden mezun oldu.

Bir süre sonra aristokratın oğlu zatürreye yakalandı.

Onu ne mi kurtardı? Aristokratın kurtardığı ve okuttuğu çocuğun yani Fleming’in bulduğu Penisilin!

Aristokratın adı: Lord Randolp Churchill
Oğlunun adı: Sir Winston Churchill (İngiltere Başbakanı)
Kurtaran doktor: Çiftçinin oğlu Sir ALexsander Fleming’di.

Böyle içimizi ısıtan pek çok hikaye vardır çevremizde. Birçoğunu duymayız, bilmeyiz ama gerçekten hayatlar değiştirmiş, hayatlar kurtarmıştır. Bu tür hikayeleri, gerçek yaşam öykülerini bilmemiz önemli diye düşünüyorum.

Özellikle son yıllarda giderek artan mutsuzluklarımıza bir tür ilaç olur umudundayım çünkü. Benzer benzeri çeker derler bilirsiniz. Sürekli olumsuz, sürekli kötü olaylar yaşıyoruz, duyuyoruz. Bu kadar mutsuzluğun, yeni mutsuzluklar getirmesini önlemek için güzel şeyleri çağrıştıracak ve hayatımıza getirecek olumlu şeylere yer açmak gerek. Yanlış doğruyu getirmez. Herkes yanlış yaparsa ve herkes, ‘Ne yapalım, böyle gelmiş, böyle gidecek’ derse biz doğru ve güzel olana nasıl ulaşacağız?

Haberin Devamı

İşte sırf bu nedenle en ufak güzelliği, en küçük iyiliği duyurmak gerek. İyiliğin küçüğü büyüğü yoktur çünkü. Tıpkı bu hikayedeki gibi yıllar sonra size öyle bir döner ki, hayata yeniden dönersiniz. Kötülükler de böyledir ve kötülükler de iyilikler de aslında sarmaşık gibidir. Hızla büyürler, her ortamda dal budak sararlar.Yerleşirler ve diğerlerini yok ederler. Eğer çok fazla olumsuz olay duyuyor ve bunların ne kadar arttığından bahsediyorsak bilin ki orada yerleşmiş kötülükler vardır ve diğerlerine hayat hakkı tanımayacak kadar çok artmışlardır. O zaman güzellikleri silip atmışızdır hayatımızdan. Demek ki daha çok ihtiyacımız var mutluluk verecek olaylara. Mutluluğun ve iyiliğin de ilginç bir enerjisi vardır. Kendilerini çoğaltırlar. Paylaşıldıkça artarlar. Derler ya, üzüntüler paylaşıldıkça azalır, mutluluklar paylaşıldıkça çoğalır!

Haberin Devamı

Nerede olursa olsun, iyi şeyler olmuşsa, birileri iyi işler yapmışsa mutlaka duyurmak lazım. Bunca olumsuzluğun arasında o mutluluklar nefes alacak alanlar yaratmaktır çünkü.

Yazarın Tüm Yazıları