Boş geçen dersler

Devlet okullarında "Müzik, Resim, Beden Eğitimi, Sosyal Etkinlikler" adı altında ders programına konulan dersler içi boş olan ve sadece adı olan dersler.

Haberin Devamı

Pek çok anne babanın orta sorunudur, okula giden çocuklarının dersleri ve derslerin düzeni. Üstüne bir de ödevler, projeler, sınavlar eklenince ve bütün bu koşuşturmanın iyi bir lise ya da üniversiteye girmek için katlanılması gereken zorunluluklar olduğu düşünülünce durum tam bir stres kaynağı haline geliyor. Olayın belki de en üzücü yanı, bütün bu eğitim ve sınavların aslında iyi eğitilmiş, merak eden, merak ettiğini araştıran, sorgulayan, düşünen çocuklar yetiştirmekten çok, kısa sürede en fazla şeyi ezberleyen, ezberlediğini de en uzun sürede hafızada tutan çocuklar yetiştiriyor olması.

Oysa biz çocuklarımızın önce merak etmesini, sonra merakını araştırarak gidermesini ve elde ettiği ya da edemediği bütün bilgiler üzerinde düşünmesini istiyoruz. İstemeliyiz de... Peki, çocuklar bütün bu donanımları nerede kazanacak? Elbette ki okulda.
Çocukların çok erken yaşlarda eğitilmesi önemlidir, önemli olduğunu da hem eskilerin günümüze kalmış deyimlerinden öğreniyoruz, hem de Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu yöndeki çalışmalarından görüyoruz. Atasözlerimizde yer alan ‘Ağaç yaşken eğilir’ sözü bile başlı başına felsefi bir tartışma konusudur. Milli Eğitim Bakanlığı’nın son düzenlemelere göre, 4+4+4 eğitim sistemi olarak bildiğimiz çalışmayı yapmasının altında yatan amaç da budur aslında: Çocukları erken yaşta eğitilmeleri. Eğitim derken de asıl amaç okuma yazma ya da sayı saymayı öğretme gibi basite alınacak bir şey değildir. Amaç çocuğun erken yaşta algılarının gelişmesi, motor ve bilişsel gelişimin sağlanması, zeka potansiyelinin açığa çıkarılması gibi pek çok farklı eğitim söz konusudur. Bütün bu çalışmaların çocuğun her duruma uyabildiği erken yaşlarda yapılması gerçekten büyük önem taşıyor.

Haberin Devamı

Bu anlamda okul öncesi eğitimin de önemi tahminlerden daha büyük. Çocuklar ilkokula başladığında maalesef özel okul ve devlet okulu gibi bir ayrım var. Aslında hepimizin bildiği gibi en önemli nokta çocukla iletişimi sağlıklı kurup devam ettirecek olan öğretmenler. İyi öğretmen bulabilmek neredeyse tüm anne babaların en önemli meselesi. Haklılar da. Ben de bir anne olarak çocuğumu okula vermeden önce uzun süre öğretmeni kim olacak kaygısı yaşamıştım. Ancak iyi öğretmene düşse de devlet okullarında ilginç bir durumla karşı karşıya kalıyorsunuz. Diğer okulları bilemem ama ben 3.sınıfa devam eden kızımın okulunda bu sorunu yaşadım ve yaşıyorum.

Haberin Devamı

Devlet okullarında Müzik, Resim, Beden Eğitimi, Sosyal Etkinlikler adı altında ders programına konulan dersler içi boş olan ve sadece adı olan dersler. Görünüşte sınıf öğretmeni bu dersleri sürdürmeye çalışıyor ama doğrusu bu mudur? Böyle mi olmalıdır? Elbette değil. Zira müzik dersinde çocuklar gerçekten bir müzik aleti çalmayı öğrenmeliler, resim dersinde gerçekten resim yapmayı, beden dersinde ise gerçekten bedenlerini kullanmayı, enerjilerini doğru yönlendirmeyi öğrenmeliler. Bu sınıf öğretmeninin işi değildir. Her yıl spor akademilerinden yüzlerce öğrenci mezun oluyor, konservatuarlardan da öyle. Neden bu genç öğretmenler alan dersinde eğitim vermek üzere atanmıyorlar?

Haberin Devamı

Öğrendiğime göre ilkokul 4.sınıftan sonra bu derslere branş öğretmenleri giriyormuş. Hani ağaç yaşken eğilirdi? Neden asıl enerjilerinin en yoğun olduğu ilkokul 1.,2. ve 3. sınıflarda bu derslere branş öğretmenleri girmiyor? Bütün eğitimciler, bütün psikologlar, bütün sosyologlar, bütün çocuk gelişimciler aynı şeyi söylüyoruz: Çocuklar özellikle bu tip sosyal faaliyetlerle olabilecek en erken dönemde tanışmalılar diyoruz. Neden ilk üç yılımızı boşa harcıyoruz? Devlet okullarında durum böyleyken özel okullarda bırakın bu dersleri, tüm derslerin neredeyse ayrı ayrı branş öğretmenleri var. Bu ayrımcılık ‘paran varsa okursun, paran yoksa, durum budur’ anlamına mı geliyor?

Haberin Devamı

Uzun süredir bu konuyu düşünüyorum ama en son kızım ’Ben artık boş derslere girmek istemiyorum, müzik dersi yapmak istiyorum, resim dersi almak istiyorum, beden eğitimi yapmak istiyorum, yoksa okula gitmek de istemiyorum’ diyerek isyan bayrağını çekti. Haklıydı, söyleyecek söz bulamadım. En son bu sabah, " Ben okula gitmek istemiyorum" dediğinde ona neden o boş derslere girmesi gerektiğini açıklayacak söz bulamadım. Çünkü ben de neden branş derslerine sınıf öğretmeninin girdiğini bilmiyorum. Neden 4. sınıfa kadar bu derslerin ders olarak görülmediğini ve buna rağmen ders programında ders olarak gözüktüğünü de bilmiyorum. Acaba bir bilen varsa mantığını da açıklayabilir mi?

Haberin Devamı

Hoş açıklasa da açıklamasa da kızımın okulunu değiştirmeye karar vermiş bulunuyorum. Son derece başarılı olmasına rağmen sırf bu "Sosyal Etkinlik" dersleri yüzünden kızımın okuldan değil ama okumaktan soğumasına gönlüm elvermediği için okulumuzu değiştirmeye karar verdik.

Sonuç olarak, bahsettiğim dersler normal akademik dersler kadar önemlidir, hatta daha önemlidir. Çünkü bu dersler çocukların soluk alacakları, enerjilerini akıtacakları derslerdir ve hayat sadece matematik, Türkçe, Fen Bilgisi değildir.

Bir anne, bir eğitimci, bir uzman, bir psikolog ve bir sosyolog olarak üzerine basa basa vurguluyorum. Bu eğitim sistemleri her üç beş yılda bir değişir ama biz çocuklarımızı hiçbir şeyle değişemeyiz.

Sevgiyle mutlu haftalar dilerim...

Yazarın Tüm Yazıları