Şenay Tanrıvermiş
Şenay Tanrıvermiş
Şenay Tanrıvermiş

Futbol sunucuları

Uzmanlar eşliğinde futbolcuların tükürüp tükürmediği, küfür edip etmediği, tekmeleyip tekmelemediği gibi derin ve zor meseleleri masaya yatırırlar ve mercek altına alırlar.

Haberin Devamı

Biraz sonra nikahı kıyılacak gibi Atatürk yaka gömlek, fiyakalı kol düğmeleri, kravat, yelek giyip 6-7 saat spor programında bağırıp çağırmak nasıl bir kafa gerektiriyor acaba? Saçlar özenle jölelenip yapıştırılmış, ütüsü jilet ve duruşundaki ciddiyete bakılırsa eşiyle dünya evine gireceği kesin görünen beyler spor konuşmak için böyle süsleniyorlar. Hakem, antrenör, as başkan, üs başkan, az başkan dedikodusu yapmadan önce bir süs bir püs, bir fönler filan insanın ‘mutluluklar’ dileyesi geliyor.

Tabii hepsi damat gibi giyinmiyor, bir de asi popçular gibi takılanlar var. Mesela yaz kış kafasında bereyle, üstünde siyah tişört ve omuzlarında kazakla "aştım ben bu meseleleri" tripleriyle ayrı ve farklı bir kategori oluşturmaya çalışanlar. Deri bileklik, kalın saatler hatta kolye, sunucuyu sunucu kılan temel özelliklerden elbette.

Haberin Devamı

Genellikle gözlük olmazsa olmaz aksesuarlardan. Damat sunucular da, popçu sunucular da arada gözlük takarak ciddiyetlerini ispatlıyorlar ve kimi zaman ellerine kalem alarak kendilerinin okur-yazar olduklarına dair ipuçları veriyorlar.

Üçüncü bir tarz ise bağrı açık yorumculardan oluşuyor. Bunlar isterlerse ceket giyerler, istemezlerse keyifleri bilir. Bağrı açık ciğerleri yanık oldukları için hep sinirlidirler ve kim olursa olsun kızarlar, beğenmezler, ayıplarlar, kınarlar. Genellikle yüzük takarlar ve kollarını aça aça, sağa sola döne döne, aşağı yukarı derinlere baka baka futbolumuzun haline efkarlanırlar, içlenirler, dertlenirler. Böylece her cümlenin sonunda patlarlar, aniden kıyameti kopartırlar. Sonra yeni cümleye hiçbir şey olmamış gibi başlar ve yeniden yükselir ve çıldırırlar.

Uzmanlar eşliğinde futbolcuların tükürüp tükürmediği, küfür edip etmediği, tekmeleyip tekmelemediği, ittirip ittirmediği, çekip çekmediği gibi derin ve zor meseleleri masaya yatırırlar ve mercek altına alırlar. Herkes birbirine ‘hocam’ diyor ve anlıyoruz ki hepsi alanında bilgi, birikim ve eğitim sahibi değerli kişiler. Kimi zaman üzerlerindeki damatlığa filan bakmadan stüdyoya top alıp canlandırma bile yapabiliyorlar.

Haberin Devamı

Herkesin tuttuğu bir takım var ve hepsi objektif bir şekilde sonuna kadar kendi takımını açıktan ve gururla savunur. Asla fikirlerinden ödün vermezler, eğer biri ofsayt olduğuna hüküm verdiyse kanının son damlasına kadar direnir. Aksi ispatlansa dahi laf ağızdan çıktıysa artık ölmek var dönmek yoktur. Maç içindeki pozisyonlar kişilik meselesi yapılır ve arkasında aslanlar gibi durulur. Burada akıl fikir kar etmez, yürekler konuşur. Zaten konuşmak için pozisyonun gerçekleşmesi gerekmez. Oynanacak olan maç için bir hafta öncesinden olası pozisyonlar tartışılır. Olmayan pozisyonun kavgası edilir, küsülür, barışılır ve kin güdülür. Maç öncesi stada gidip boş saha seyredilerek son derece mantıklı tahminler yapılır, fakat maçın kendisini çoğu kanal veremez. Yani oyunu konuşmak için oyun gerekmez, sadece yürekli, taraflı, sinirli ve şık sunucuların olması yeterlidir. Ayrıca sadece futbol konuşulmaz, hatta bazen futbola sıra gelmeyebilir. Örneğin en son gittiği tatili, oteli, şehrin kızlarını, şarabını, plajını seyirciyle paylaşan yorumcu dikkatle izleniyor her hafta. Çünkü ne çıkacağı ve ne anlatılacağı hiç belli değildir sunucuların. Dizileri az çok tahmin etmek kolay ancak bir futbol programında ne konuşulacağı hiçbir zaman kestirilemez ve işin heyecanı da buradadır zaten…