Şenay Tanrıvermiş
Şenay Tanrıvermiş
Şenay Tanrıvermiş

Evlilik programları kadar boşanma programı da lazım!

Aile içi şiddettin yaygın bir ata sporuna dönüştüğü bugünlerde evlilik kurumunu bir kurtuluş, tek ve son çare olarak göstermek yerine acaba evlilik kurumunu sorgulayan bir program yapılsa mı?

Haberin Devamı

Ey Tanrım bana üç tane, üç de yetmez beş tane ver ver ver ver! Ay pardon şöyle olmalı bu şarkı; ey Esra Erol bana üç tane üç de yetmez beş tane ver ver ver ver ver…

Program senelerdir 7’den 777’ye herkesi evermek için eviriyor çeviriyor ve deliriyor. Henüz 18’inde gencecik adaylar da var, her an nikahı mezarlıkta kıyacak dedeler ve nineler de. Dullar, bekarlar, yalnızlar, abazanlar, düz duvara tırmananlar, tazeler, bayatlar stüdyoyu dolduruyorlar her gün ve saatler süren canlı yayında elektrik almaya ve elektrik saçmaya çalışıyorlar. Tabii elektrik almak için herkesin kendi kriterleri var ve bu kriterler evlilik adayları tarafından sık sık sıralanıyor… ‘Çöpsüz üzüm olsun, yatı katı olsun, 1.70’le 1.85 arası boyu olsun, yazlığı olsun, 42 yaşından gün almasın, annesi ölmüş babası başka şehirde olsun, olur ise bir beni mutlaka olsun…’ Nefes aldıklarına şükretmesi gereken babaanneler, dedeler kolay elektrik almıyorlar öyle hemen yani… Zaten canlı müzikli stüdyoda duruma uygun sonsuz bir repertuar var, her çok acayip durum sonrası şarkı patlatıldığından her şey normalleşiyor. Şarkısı bile olan bir şeye şaşırma şansınız da bırakılmıyor.

Haberin Devamı

"Ben daha önce evlenmemiş olsun istemiştim Esra Hanım."

"Buraya kadar gelmişken arka odada çay içelim ama ben kıllı istememiştim. Kılsız olsun diye özellikle belirtmiştim."

Tabii çok mütevazi adaylar da var ve nefes alsın yeter mantığıyla herkesten etkileniyorlar. Çaresizlik içinde bekarlıktan mahvolmuş, bir ses bir nefes arayan çok fena bekar milyonlarca insan bu stüdyolarda kendilerine eş arıyorlar.

Şu fani dünyada herkes evlensin, ne olursa ve nasıl olursa olsun ama sonunda evlilik olsun anlayışından zerre şüphe kimsenin aklından geçmiyor. Bu programların senelerce devam ediyor olması ve ülkenin tüm ana akım medyasının öğleden sonrasını izdivaç programlarına ayırması gösteriyor ki evlilik açlığı, ihtiyacı bitmiyor, dindirilemiyor. Partisi kurulsa tek başına iktidar olurlar gibi görünüyor, gerçi zaten iktidarlar galiba.

Aile içi şiddettin yaygın bir ata sporuna dönüştüğü bugünlerde evlilik kurumunu bir kurtuluş, tek ve son çare olarak göstermek yerine acaba evlilik kurumunu sorgulayan bir program yapılsa mı? Medeni bir şekilde boşanılamayan toplumun bilinçaltına çomak sokmanın vakti gelmedi mi? Sürekli bir yastıkta kocamış yalan mutlulukları allayıp pullamak yerine her gün dayak, taciz, hakaret ve baskı altında birbirini ve çocuklarını öldüren, yaralayan alabildiğine travmalı evlilik anlayışını anlayışla karşılamasak olmaz mı? Aile kavramının dışında bağımsız bireyler olabilmenin eksiklik olmadığı vurgulanamaz mı? Ailenin kutsanması ve evlilik kurumunun yüceltilmesi yerine kişilerin önce bireyselliklerinin bilincine ve insan olma sorumluluğunun idrakine ihtiyaç yok mu? Aile ve evliliği bir tür zorunluluk gibi dayatan bu programlar ne yazık ki aile kurumundan bağımsız düşünemeyen bir zihniyetin tezahürü değil mi? İnsanların bir birey olarak değil yalnızca aile içerisinde var olabilen bir canlı olarak görülmesi pek çok açıdan hastalıklı ve travmalı yeni nesiller doğmasına sebep olmuyor mu?

Haberin Devamı

Özetle benim bir önerim var; yeni sezonda bir tane de boşanma programı yapılsın. Evlendirme programlarının karşısında durmak için değil, insan gibi boşanmayı bilmediğimiz için. Ya benimsin ya da kara toprağın dememek için. Evlilik bu programlarda sayılan kriterlerden sonra pek de kutsal olmadığı için…