Şenay Tanrıvermiş
Şenay Tanrıvermiş
Şenay Tanrıvermiş

Ben de özledim vallahi!

Yeni bir dizinin başlangıcında eskisine vedanın acısından neredeyse film tadında kocaman bir bölüm çıkarmak elbette hem cesaret hem maharet ister.

Haberin Devamı

Leyla ile Mecnun’un bitişindeki itirazlardan yepyeni, yaratıcı, yine çok masum ve hüzünlü bir komedi çıkartmayı başarıyor Onur Ünlü ve ekibi. Aslında Ben de Özledim ilk bölüm için oldukça alışılmışın dışında hatta yer yer sıkıcı olmayı göze alan farklı bir anlatım, doku ve dil yaratarak risk alıyor. Aşırı acıklı, çok dokunaklı ve bir o kadar şiirsel bölüm finaliyle adeta hipnotize ediyor seyirciyi. Bitişlerdeki sancılı, üzücü, sıkıcı, dramatik duygulardan süzülen koca bir tortu yeni bir başlangıca zemin oluşturuyor. Bin Bir Gece Masalları'nı anımsatan, hep öncesinin daha da öncesi olma hali ve hep sonrasının bitiş değil devam ediyor olacağına dair uçların açık bırakıldığı özel bir yapı söz konusu. Onur Ünlü dilinin kendi tınısı, farklı ve etkileyici aurası, samimiyeti ve karakterlerinin özdeşleşilir masal kahramanları olması kendi özel seyirci kitlesini oluşturuyor, bağımlı kılıyor.

Haberin Devamı

Çünkü post modern bir anlatımla, anlatım türleri arasında dolaşırken karakterlerine de dünyayı dar etmek yerine genişlettikçe genişletiyor. Karakterlerin evden çıkıp işe giderken birinin rüyasına girip düğün halayına katılması ve halayda halay başı olamamanın üzüntüsünü yaşaması ya da uzayın derinliklerinde üç beş tur atıp havuza atlaması veya bakkalın önünde otururken bir yanlış anlamayla mafya babası olması veya bir tuzluğa veya bir ağaç dalının gölgesine dönüşmesi muhtemeldir, normaldir ve çok güzeldir. Ayrıca 80’ler mantığında ve düzeninde kalmış bazı karakterlerle bugünün arasına sıkışmışların çelişkisi ve çatışması da tadı muhteşem diyaloglar yaratılmasını sağladığı için izlemeye doyulmuyor. Zaman ve mekanla daraltılmasa da şaşkın bir kültür karmaşasıyla sıkışmış kafalar ve kahramanların da içinde oldukları duruma yaptıkları göndermeler aracılığıyla komedinin seviyesi çok yükseltiliyor ve en azından bambaşka bir alternatif sunuyor. Görülüyor ki dar alanda kısa hatta uzun paslaşan kafalar geniş alanda tutulup kalabiliyorlar. Sonuçta neredeyse her cümlesi not alma isteği duyuran aforizma tadında diyaloglar, seyir zevkinin çok ötesini sunuyor.

Haberin Devamı

Ben de özledim vallahi

Onur Ünlü; absürt halleri normalleştirmeyi, norm halini almış acayiplikleri de hangi dozda ve nasıl vereceğinin dengesini muhteşem ayarlıyor. Kostümler, mekanlar, diyaloglar, zaman aralığındaki dev uçurumlar ve diğer tüm öğeler çatışmayı büyütmeyi ve tuhaf bir şekilde çatışma öğelerini dönüştürmeyi başarıyor. Farklı bir algı yaratıyor. Örneğin; müziği kullanmadaki oryantalist alışkanlığı Yeşilçam tabanlı seyircide tanıdık ve bildik bir duygu uyandırır her zaman. Böylece çok acayip şeyler olsa da seyirci ve metin arasındaki mesafe azalır. İlla ki müziğin direkt duyulması da gerekmez. Ferdi Tayfur posteriyle bütün karakterler ortak paydada kesiştirilir ve absürtlükler normalleşebilir. Neticede Ben de Özledim, Leyla ile Mecnun ekibinin yeni işi olarak aynı dilin renkli yelpazesinde yeni maceralar anlatacağını müjdeliyor.

Haberin Devamı

Yeni bir dizinin başlangıcında eskisine vedanın acısından neredeyse film tadında kocaman bir bölüm çıkarmak elbette hem cesaret hem maharet ister. Ben de Özledim, bu cesaret ve maharete sahip yaratıcı ellerde gerçekten klişe yapımlardan bıkmış, özgün ve bizden öyküler isteyen seyirciye ilaç gibi gelecek belli ki. En azından tiyatro kökenli muhteşem kadro, uyarlama bir yapım için performans göstermiyorlar ve neredeyse sihirli bir masalı normalleştiren oyunculuklarıyla yepyeni şeyler söylüyorlar. Elbette uyarlamaya karşı olduğumuzdan değil ancak anlatacak o kadar çok konumuz ve anlatacak bu kadar değerli kadromuz varsa önce bir kendimize bakmanın dayanılmaz ihtiyacı yüzünden seviyoruz Leyları Mecnunları. Biz de özlüyoruz tabii hem yaratıcı hem de buraların rüzgarlarında savrulmuş insanların meselelerini. Diziyi İşler Güçler’e benzetenler çok, biliyoruz ve zaten biz İşler Güçler’i de çok özlüyoruz…