Sema Tezer
Sema Tezer
Sema Tezer

Geçmiş denen ilüzyon

Son zamanlarda kendimde ve çevremde gözlemeye, ayırt etmeye, anlamaya ve aslında özgürleşmeye çalıştığım “GEÇMİŞ” ve onun insan yaşamında bıraktığı izlere dair olan bölümleri daha bir cımbızla ayıklama gereği gördüm.

Haberin Devamı

Geçen gün bir film izledim. Belki duymuşsunuzdur. “The First Grade – Birinci Sınıf”

84 yaşındaki Kenya’lı Maruge’nin, 2003 yılında bedava ilköğretim kampanyasını duyması ile ilkokula kaydolma, okumayı öğrenme ve eğitim alma kararlılığını ve savaşını anlatan, onlarca konuda onlarca dersle dolu gerçek bir yaşam hikayesi.

Özgürlük’ten eğitime, öğrenmenin koşulsuz ve sınırsızlığından kararlılığa, her şeye rağmen yaşama dört elle sarılmaktan umuda, neşeye, kapsayıcılıktan şefkate, geçmiş anılardan gelecek yaratmaya, iyi bir öğretmen olmaktan gerçek bir insan olmaya, korkudan cesarete kadar tonlarca mesajla doluydu film.

Son zamanlarda kendimde ve çevremde gözlemeye, ayırt etmeye, anlamaya ve aslında özgürleşmeye çalıştığım “GEÇMİŞ” ve onun insan yaşamında bıraktığı izlere dair olan bölümleri daha bir cımbızla ayıklama gereği gördüm.

Haberin Devamı

Maruge, 1950’li yıllarda Kenya’da eşi ve çocukları gözlerinin önünde Britanya’lılar tarafından katledilmiş, yıllarca esir kamplarında işkencelere maruz kalmış, sömürge karşıtı Mau Mau isyanında özgürlük mücadelesi veren bir savaşçıymış.

Acı ve travma ile dolu bir geçmiş yani… Şu an 84 yaşında olan, geçmişte böylesi anları yaşamış olan ve şimdi bugündeki en ufak ayrıntılardaki en ufak çağrışımlarla o günlere dönen ve yeniden o acıları hatırlayan hatta yaşayan bir insan düşünün…

Ve Afrika, o acılı geçmişin esiri olarak bugünlere gelmiş bir toplum.

Maruge, her insan için olduğu gibi, önündeki iki tercihten birini seçmiş;

1) “Bugün”, geçmişin içinde yaşamaya devam ederek, aynı acıları, aynı duyguları, aynı deneyimleri bir filmi sürekli geriye saran ve baştan izlettiren bir makine gibi tekrar yaşayarak “GEÇMİŞ” DENEN İLÜZYONUN KURBANI OLMAK

Ya da,

2) O geçmişin “içinden geçerek” o öğretici deneyimlerin gücü ile GELECEĞE YÜRÜMEK. Yeni anları, yeni deneyimleri yaratmak. Yani ilüzyonu fark edip, onun dışına çıkmak ve YAŞAMAK!

O İkincisini tercih etmiş. 84 yaşında kilisede İncil’i yanlış yorumladıklarını fark ederek, okumayı öğrenmeye ve İncil'i kendi kendine okuyup anlamaya karar vermiş. Böylece onca karşı duruşa rağmen o okula kendini kaydettirmeyi başarmış :)

Haberin Devamı

Filmin tüm detaylarını burada anlatmama gerek yok, dilerseniz izlemenizi tavsiye ederim. Ancak Maruge’nin sözlerinden yaptığım alıntıları paylaşmak isterim.

Kendisini bir isyancı olmakla suçlayıp, çocuklarla aynı ortamda olamayacağını ve onlara kötü örnek olacağını söyleyen devlet görevlisine;
“Bir an için olsun, geçmişi ve orada yaşananları bir kenara bırakamaz mısınız?” diye cevap verir.

Neden okula gelmek konusunda bu kadar ısrar ettiğini soran öğretmen Jane’e;

“Benim çok acılı bir geçmişim var, tıpkı bu topraklarda yaşayan diğer tüm Afrikalı’lar gibi. Ancak geçmiş, kendisinden çok daha iyi bir gelecek yaratabilmek üzere, ondan ders almak için vardır. Bunun tek koşulu ise eğitimdir, ömür boyu yeni şeyler öğrenmektir. Bunun için okula gelmek zorundayım, okumayı öğrenmek zorundayım.“ der.

Haberin Devamı

Bu cümleleri duyduğumda tek ve en önemli farkındalığım şu oldu: Tüm insanlık olarak “geçmiş” diyerek yarattığımız o ilüzyona ne kadar bağlı ve onun esiri olarak yaşıyoruz. İllede o geçmişin Maruge’ninki gibi negatif anılarla dolu olması gerekmiyor. Hatta pozitif geçmişlerimize de bağımlı kalıp, “bugün” dediğimiz ve “yeni bir gün” sandığımız anlarda sadece geçmişi tekrar etmekte olduğumuzu, yeniliklerin, geleceğin, yaratımın, özgürlüğün, üretmenin, yaşamın mucizelerini gözlerimizle görmenin  yani TANRISALLIĞIN önündeki en büyük engelin GEÇMİŞ DENEN İLÜZYON olduğunu çok derinden ve ürpererek fark ediyorum.

Aileler, anneler babalar, çocuklarının doğduğu günleri yad ederek, anarak, duygulanarak,

Emekliler, eskiden ne muhteşem iş hayatları olduğuna ve ne yetenekli yöneticiler olduklarına gururlanarak,

“Kaderin cilvesini yemiş” insanlar, geçmişte ne kadar acı çektiklerinden, bu hayatın sillesini onlara vurduğundan, her kötü şeyi onların yaşadığından, şanssızlıklarından yakınarak, kendilerini kurban ederek,

Haberin Devamı

O sınavı geçemeyenler, “Çünkü o okulda okudum, böylesi bir öğretmenim vardı, ailem fırsat sunmadı, çünkü bu ülkede doğdum…” gibi sözlerle kendilerinin dışındaki her şeyi, herkesi, geçmişlerini suçlayarak,

Güçlerine güç katmak isteyenler, askerlikte kalmış anılarına sığınıp, sürekli o günleri bugüne getirmeye çalışarak,

Elini mümkünse bir taşın altına koymayıp, tembelce söylenmeyi tercih edenler, bu ülkede doğmuş olmaktan, şimdiye kadar bu ülkede bir şey olmadı, şimdiden sonra da olamayacağından, zaten geçmişte de bu ülkenin idealist evlatlarının başına neler neler geldiğinden söylenip şikayet ederek,

Eski arkadaşlar, bir araya geldikleri her toplantıda “Ne güzel günlerdi yaawww, geri de kaldı” diye iç geçirerek…

Haberin Devamı

Her gün önüne bir duvar daha örmeye, her gün kendini geçmiş hapishanesinin hücrelerine hapsetmeye ve bunu bir de duygusal ve duyarlı olmak, geçmişini bilmek, ona sahip çıkmak gibi bir erdemli davranış maskesinin altında süsleyerek, çok üzgünüm ama kendini kandırmaya devam ediyor.

Oysa geçmiş, çoktaaaaannnnn GEÇ – MİŞŞŞŞŞŞŞŞŞ

O sadece bir yanılsama,

İNSAN olma potansiyelini kafesler içine iten bir ilüzyon. Bence olan sadece ŞUAN.

Sevgiler