Pazartesi kabusu

“Tatilin en kötü tarafı, dönüşüdür “ derler. Genelde zor geçirdiğimiz pazartesiler yılbaşı ertesinde daha da zor gelecek gibi geliyor bana.

Hafta sonunu yoğun olarak dinlenme, eğlenme çoluk çocuk bir arada olarak geçiren insanlar için pazartesiyi kabus haline getiren konu tatilin arkasına gelmesidir.

Yoğun geçen bir haftanın sonunda cumartesi-pazar dinlenip, tembellik yapdığımızda haftanın dönüşü gerçekten bizleri zorlaşmaya başlıyor. Sabah erkenden kalkmak, yoğun çalışma hayatının koşturmasına başlamak, iş yerinde sorunlar varsa tekrar o sorunlarla yüzyüze kalmak ya da iş hayatının stresine yani kısaca günlük dertlere ve koşturmacalara kalınan yerden devam etmek pazartesi günlerini kabus haline getiriyor. Kişisel farklılıklar olmasına rağmen pazartesi günleri gerçekten herkesin hayatında zor bir günü tanımlıyor.

Aynı zorluk cuma günleri de yaşanıp bir türlü geçmek bilmemesine karşın pazartesinin sıkıntısı daha ağır basar çünkü pazartesiler yoğun bir haftanın da habercisidirler.

Pazartesinin sıkıntısı pazardan insanları sarmakta, hele hele akşamın oluşu ile birlikte "ertesi günün hazırlıkları, çocukların ödevleriydi, haftanın planlamasıydı" derken kendisini kötü günün habercisi olarak ortaya çıkarıyor.

Sabahtan itibaren başlayan iç sıkıntısı, aslında günün ilerleyen saatlerinde öfke ve tahammülsüzlük olarak kendisini gösterse de genel olarak yaşanan durum insanların kendilerini mutsuz ve isteksiz hissetmeleri şeklinde gösteriyor. Akşama doğru yorgunluk kendisini hafif bir sevince bırakmakla birlikte gene de pazartesinin bitimi genel olarak haftaya yorgun bir başlangıç olmaktadır.

Pazartesileri kabus olmaktan çıkarmak istiyorsak hafta sonları çok yorulup koşturmadan geçirmeli hiç olmazsa akşam geç saatlere kadar oturmadan haftanın koşturmacasına hazırlıklı bir ruh hali ile pazartesiye başlamalıyız.