Karneler

Karneler, çocukların bilgi düzeyini her zaman göstermeyebilir. Çok çalıştıkları halde notlar kötü olabilir ya da kopya çekip iyi notlar alabilirler. Bu yüzden hele hele ilk yarıyıl karnesi için çocuklarımızla ilişkimizi bozmanın çok gereği yok diye düşünüyorum. Ancak genel olarak bilgi vermesi yönünden karnelerin faydası var. 

Genel öğrencilik gidişatında ilk dönem dersler yavaş yavaş toparlanıp, okul açıldıktan sonraki rehavet giderilmeye başlasa da sene başında alınan kötü notlar birden bire düzelmiyor. Tam “Düzelttim, düzeltiyorum” derken notları kimi zaman kötü gelen öğrenciler bu durum nedeniyle aileleri ile sorun yaşarlarsa motivasyonlarını kaybedip ders çalışmayı tümüyle bırakabiliyorlar. Bu sebeple tepki vermek yerine nedenini araştırmak ve dersleri kötüyse çözüme yönelik davranmak her zaman daha çok işe yarıyor.

Karnesi iyi gelen öğrencilerin ise “Zaten notlarım iyi” rehavetine kapılmadan onları daha iyi hale getirmesi için nelere dikkat etmesi gerektiği, tatilde derslerden kopmadan nasıl dinlenebileceği ve ikinci döneme enerji toplamış olarak nasıl gireceği önemli. Bu yüzden mümkün olduğu kadar günde hiç olmazsa bir saat derslere bakmalarında fayda var. Çocuk, tatili tembellik olarak algılamamalı, tatil sonrasını da düşünerek derslerden uzaklaşmalarını engellemeliyiz. Dersleri kenara koyup, tatilin boşluğuna kapılırlarsa dönüşte derslere adapte olamadıkları gibi kimi zaman adapte olduklarında da çok geç kalmış olabiliyorlar.

Sonuçta karneler ilk dönemin bir sonucu olarak ele alınmalı, eksikleri tamamlamak için fırsat olarak değerlendirilmeli ama çocuklarımızla aramızı bozmamalı. Önemli olan buradan aldıkları derslerle ikinci dönemde daha başarılı olabilmeleri.