İnsanlar koklaşarak mı anlaşır?

Kulağını tıkamış bir insana hiçbir şey anlatmak mümkün değildir.

Haberin Devamı

Her zaman bunun tersi söylenir. Konuşmanın insanlar arasındaki iletişimi arttırdığına, birbirini tanımak için konuşmak gerektiğine ve konuşma bittiğinde insanların artık ortak bir paydalarının kalmadığına olan inanç ile karşılıklı konuşma teşvik edilir. Acaba bu ne kadar doğru?

Mesleki tecrübem, kulağını tıkamış bir insana hiçbir şey anlatmanın mümkün olmadığını gösteriyor. Öyle ki karşılıklı konuşmalar eğer “O sözünü bitirsin sonra fikrini çürüteyim” şeklinde yürütülüyorsa kimse karşısındakinin fikrinden yararlanmıyor. Hatta çok güzel bir söz var “Bir tartışmadan herkes kendi fikrine daha çok sarılarak ayrılır.” Bu yüzden konuşmalar anlamaya yönelik değilse insanlar arasındaki beraberliği destekleyen değil aksine fikir ayrılıklarını arttıran bir fonksiyon görmeye başlıyor.

Haberin Devamı

Beraberliklerine başladıklarında birbirlerinin gözünün içine bakan ve her dediğini anlamaya çalışan çiftler bir süre sonra bu davranışlarının yerine birbirlerinin her söylediğini çürütmeye çalışan, hatta bunu başkalarının yanında yaparak karşısındakini küçük düşüren ve “Söylediklerine nasıl karşı çıkacağım?” diye düşünen insanlar haline geliyorlar. Bu süreç az ya da çok zamana yayılıyor ama tamamlandığında artık beraberlik bitiyor. Bu durum sadece evlilikler için değil iş hayatında da geçerli olduğu için insanların konuşarak anlaşabildiklerine olan inancımı kaybetmeye başlıyorum. Eğer anlaşmak istiyorsak konuşmamızın amacı ortak paydayı yakalamaya çalışmak olmalıdır. Haklılığımızı ispat edelim derken ana konuyu gözden kaçırmayalım.

Yazarın Tüm Yazıları