Cinsellik bitince evlilik biter!

Evlilik ne kavga ne gürültüyle biter. Evlilik cinsellik bittiğinde biter. Eşler birbirine yakın olmuyor, dokunmuyor, karşı tarafın kendisine dokunmasını istemiyor, beraber olsa bile artık bundan zevk almıyorsa evlilik yavaş yavaş bitiş sürecine gelmiştir. Evliliğin bitmesi demek illa boşanmak demek değildir. Evlilik boşanma olmadan da biter. Geri kalan süreç birbirinden uzaklaşmış bu insanların çocuklar ya da alışkanlıklar adına ne kadar süre yan yana kalacakları ve boşanma kararı alıp almayacakları ile ilgilidir. Bu süreç sonsuza kadar uzayabildiği gibi kimi zaman eşlerden birisinin başına dert açıp bir başka insana aşık olmasıyla bir anda bitebilir. Öyle ki yataklarını ayırmasalar bile birbirine dokunmamaya çalışan, daha kötüsü yataklarını ayıran eşlerin bu durumu evlilik kurumunun sonudur. Çünkü evliliği diğer bütün ilişkilerden ayıran tek şey cinselliktir. İnsanlar arkadaşları ile de her şeyi paylaşabilirler, eşlerinden daha çok sohbet edebilirler ama cinsellik evliliği diğer bütün ilişkilerden farklı kılan yegane şey olup o bittiği zaman beraberliğin adı her şey olabilir ama artık evlilik değildir. Tabii unutulmamalıdır ki de insanların evlenmeden de beraberlik yürütebilirler. Bu durum evlilik olmadan olabilir (insanların tutumlarına, değer yargılarına bağlı olarak) ama evlilik cinselliksiz olamaz olsa da bu beraberlik evlilik olamaz.

Evliğin bitmemesi ve eşlerin birbirinden uzaklaşmaması için cinselliğin korunması gerekir. Öyle ki eşlerin birbirlerini cinsellikle cezalandırmaları, bir şeye kızdığı zaman önce cinsellikten uzaklaşmaları, “Benim yanıma bir tek cinsellik için yaklaşıyor” demeleri ya da erkeğin eşine gerçekten sadece bu durumlarda yakınlık göstermesi, cinsellikte hijyene dikkat etmemesi, bencil davranması, erkeğin cinselliği ejekülasyon olarak görüp cinsel ilişkinin niteliğine önem vermemesi, erken boşalma gibi cinsel sorunlar varsa ya da ereksiyon olamıyorsa bunun tedavisi için doktordan yardım almaması ve cinselliği önemsemeyen bir tutum içine girmesi, cinselliğin nitelik ve niceliğini azaltacak, bir süre sonra eşlerin birbirlerinden uzaklaşmalarına yol açacaktır.

Bunun tam tersi her fırsatta birbirine dokunan, beraber olan, birbirlerine kızsalar bile bunu cinselliğe yansıtmayan hatta cinselliği kırgınlıkların çözümü için bir yol olarak gören ve kullanan; birbirlerine yakın olan, çok yorgun bile olsalar en az haftada iki kere cinselliği yaşamlarına koyan, bunu görev gibi yapmak yerine birbirlerini mutlu etmek için yapma yoluna giden eşler cinselliği iyi yaşadıkları gibi evliliklerinde de daha mutlu ve huzurlu olacak, böylece bu da evliliğin ömrünü uzatacaktır. Freud’un cinselliği hayatın merkezine yerleştirmesi boşuna değildir.

Cinselliğin gücünü küçümsemeyin.