Özlen Çopuroğlu
Özlen Çopuroğlu
Özlen Çopuroğlu

Yolda övünmekte var dövünmekte

'‘Yine geleceğim Konya, her defasında övünerek değil dövünerek döneceğimi bilsemde yine geleceğim.’'

Haberin Devamı

Konya’ya ilk defa geçen yıl 16 Aralık’ta gittim. Sonra yol hiç bitmedi, hep plansız, hep ansızın… Şu sıralar ilk gidişimin senesi gelirken, ben yine en plansızından dördüncü gidişimi yaptım. Sisten uçak inmedi, atladım trene, vardım istediğim yere.

Öğreniyor muyum nedir, ne kadar sis olursa olsun sise teslim olmamak bir tercih aslında, kader dediğimiz hikaye orada başlıyor galiba.

Artık çıktığın her yolda övünmekte var dövünmekte onu da öğrendim, dövmelerimle dövdüm ben kendimi bu dönüşte.
Bu hikayeyi paylaşmazsam yine içimde kalırdı, artık içimde bir şey bırakmayacağım ya, bu da kalamazdı.

Dövme hiç sevmedim ben, herkes bilirdi nefret ederdim. Dövme yaptırmak isteyen eşime konuyu memleket meselesi haline getirip inada bindirirdim. Bu şahsi bir tercih olamaz, asla yaptırma diyecek kadar nefret ederdim dövmeden. Yaptırmadı. (Yıl 2000)

Haberin Devamı

Nisan 2006, annemi kaybettim. Uzunca süren bir boşlukta kendimi de. Lara 3,5 yaşındaydı o sıralar. Bitmek bilmeyen bir sızı ve büyük bir boşluk… Yerini doldurmam çok uzun zaman aldı… (Annelerin yeri dolmaz ama yerini boş bırakırsanız o da olmaz) İçinizdeki başka güzel şeyleri büyütmedikçe o boşluk küçülmez.

Yolda övünmekte var dövünmekte

İlk iz

Eşime dedim ki: ‘’Bir şey söyleceğim ama şaşırma hadi dövme yaptıralım,sen istediğini ben istediğimi.’’ Şaşırmaması ne mümkün ve yaptırdık. O, kızının adını yazdırdı, bende bileğimin içine annemin, eşimin ve kızımın adını yazdırdım. Künye gibi. Rahatladım. Yok ama var gibi. Bir de yıllar içinde eşimin istediğini de yaptım diye mutlu oldum. (düne kadar )

İkinci iz

20Aralık Her şey aşktan...

Sıfır plan ve aklımda hiç yokken, ne yaptıracağımı bile bilmezken, ilk Konya ziyaretimin hemen sonrası sis dağıldıkça ben her kapının anahtarının elimizde olduğunu anladıkça, bende izi olsun istedim. Baktıkça hatırlayacağım ve hiç unutmayacağım bir iz… Anahtarda her şey aşktan. O kadar sevdim ki, her baktığımda iyi ki dedim. (düne kadar)

Haberin Devamı

Üçüncü iz

Yüzük parmağımda eşimin baş harfi.

Ne oldu evliliği yüzyıllardır taçlandıran halka yüzüğe, yetmedi mi?
Adı ne bunun açıklaması ne? Bilmiyorum. Tam yüzük parmağıma E yapar mısın? Kibar olsun diye de ekliyorum, en çok sağ elimi kullanıyorum hep orada dursun ki göreyim. 15 yıllık eşim, bir gün bile ayrılmadık ki, neyin kafası bu? Kaşıkçı elması parmağıma geçmiş gibi elimi uzatıp bakıyorum çok güzel oldum, tamamlanmış gibi, eksik miydik ya da eksildik mi? Çok sevdim diyorum yerini. (düne kadar)

Dördüncü iz

(Off… Söylemesi en zor olan kısma geldim) 

Yıldız dövme alışkanlık yapıyormuş, bağımlılık yapıyormuş, yaptıkça yapasın geliyormuş masalının türkçe açıklaması herkes o kadar beğeniyor ki, onlar beğeniyor, sen beğeniyorsun, beğenildikçe yaptırıyorsun. Ayağımda malesef…
Hikayesiz ve kişiliksiz ama sevmiştim evet (düne kadar)

Beş ve altıncı iz

(Ali ve hiç )

Haberin Devamı

Sözün bittiği yer burada başlıyor. Beğendiğim ne varsa ikişer ikişer yaptırmaya başlıyorum.
Evet hikayeli, hiçlik makamı umre dönüşü yaptırdım. Herkesin adı var Ali’nin başı kel mi? Sevdim evet ama siz yinede…

Yedinci ve sekizinci iz 

Elif, omurgamın tam başlarında dik dur diyor, hoşuma gidiyor ve secde eden, eğilen, ana karnında ki gibi iki büklüm yaşayan, ahh nasıl güzeller! İçim içime sığmıyor, coşkusu da başka yani.

Dokuzuncu iz

El melik işte tam buraya şah damarıma yakın olsun, boynuma pek güzel oldu diyorum, nasıl da sevdim, her gün aynada diş fırçalarken ilk gözgöze geldiğim.

Tam 1 yıl sonra 18 Kasım 2014 (2 gün önce)

Yer: Hz.Mevlana Müzesi Avlusu, Konya

Dede derler halk dilinde semazenleri yetiştiren, semazenbaşı olup ordan çeşitli mertebelere kadar yükselenlere . Bakmayın siz, yine halk dilinde bizim yükseklik sıfatını ifade ettiğimize dede duysa çok kızar çünkü onlar için herkes hep aynı seviyede…
Birlikte yolculuk ettiğimiz ve aniden plansız bir araya geldiğimiz üç arkadaşım ve uzaktan her gördüğümde ışık saçan Hz.Mevlana’nın 22.kuşak torunu sevgili Esin Çelebi’yi ziyaret etmek… O sakinleştirici sesiyle, mütevazi duruşu ile bizleri sohbetinden mahrum etmeden kucakladı. Geçirdiğimiz dakikaları ve heyecanı kelimelerle tarif etmem çok zor. 

Haberin Devamı

Kapı açıldı dede geldi, günün güzelliğine bakın, düştük mü sohbetlerin en güzeline, mesnevinin içine düşmüş gibi her şey bu kadar keyifle, bu kadar akıcı ama bu kadar hikayeli ve akılda kalıcı nasıl anlatılır. Çok garip her şeyi aklında tutmak istiyorsun, ne mümkün, çok üzülüyorum dinleyipte anlatamadıklarıma.

Hz,Mevlana’mızı ziyarete gidiyoruz kocaman avluda yürüyoruz, nasıl heyecanlıyım, nasıl güzel bir gün, ne iyi ettik geldik. Bindiğimiz uçak Konya’daki yoğun sis yüzünden Ankara’ya zorunlu iniş yaptı ve yakıt alıp tekrar İstanbul’a geri dönme anonsunu duyduğumuzda yok dedik, biz dönmeyeceğiz iniyoruz Ankara’da. İndiğimiz gibi bindik trene ver elini Konya…İçime çektim mis gibi yine ve yeniden.

Haberin Devamı

Hep birlikte yürüyoruz, dede ile gözgöze geldik söyle bakalım dedi bana dönerek, şimdi sıra sende.''O bileğinin üstündeki yazılar ne için?'' İlk içimden geçen Ahhhhh! oldu.

Ahhh dedem sorulacak sorumu bu, açmasaydık konuyu diye telaşlandım. Bilemiyorum ne diyeceğimi, mahçubiyetimi anlatamam. Yalvaran gözlerle, utana sıkıla Esin Çelebi’me bakıyorum.

O hiç bakmıyor gözüme. Dede, Çelebi’ye dedi ki, ‘’Esin Çelebi’m bazen de biz sınav ederiz değil mi ama?’’ Çelebi hafifçe gülümsüyor.

Biri laf atsa da laf karışsa diye dua ediyorum, kimsede çıt yok.

Dede ısrarlı, unutmuyor, yapacak sınavı, kimse kurtarmıyor beni.

Madem çizdirmişsin, anlat bakalım o kolundaki işaret ne?

Karşımdaki ’Dede’ olunca, arkadaşıma anlattığım gibi felsefe ,tasavvuf sohbeti yapamadım tabii, dilimi yuttum.

Adımı sorsa onu bile söyleyemeyecek kadar tutuldum.

Benim gerçekten çok beğenerek yaptırdığım, herkesin çok beğendiği, yollarda durdurup sorduğu arkadaşlarımın aynı yere benzerini yaptırdığı bayıldığım dövmemi, dede sorunca niye buz kestim ki ben?

Yok yahu günahından falan değil, günahı boynuma.

Dedeye anlatamıyorum dede çok beğenildi bunlar, herkes beğendi, hele her şey aşktan varya anahtarlı olan işte o çok özel diyemedim, hatta daha bugün Şems’te ziyarette bir bayan geldi yanıma dövmeniz kalıcımı dedi evet dedim, nerde yaptırdınız çok güzel dedi diyemedim dedeye.

Arkadaşlarım da sessiz, Çelebi de. Yürümeye devam ederken Hz.Mevlana’nın yolunda yol bitmedi gözümde. Dede vazgeçmedi, kararlı.
Allahım dedim soruya bak, sınava bak, zamana bak, yere bak.

Dede' de geri adım yok içimi okuyor sanki. Gözümün içine baka baka o güzel ve güçlü içimi deşen sesiyle ‘’Bunları yüreğinize yazın, üstünüze değil, yüreğine yaz, sen bil, O bilsin, sen gör, O görsün dedi.

Yürekte ki hiç silinmez, hiç unutulmaz. '‘Böyle buralara çizittirmekle kalpte kalmaz, akıl da tutulmaz’' dedi.

Hz .Mevlana’nın avlusunda unutmamak için dedenin tabiriyle çizittirdiğim çok sevdiğim dövmelerim, dedenin lafı ile silindi gitti.
Lafı dalga gibi gelip, kumdanmış gibi aldı götürdü o kadar kendimce hafızamda koyduğum izi,onu bundan, bunu bundan yaptırdımlar, kalmadı hiç biri.

Buyrun bakalım burdan yakın, dokuz adet çok güzel beğendiğim stickerla kaldım. Dakikalarca zahmetle ama yalan yok, hiç acısız yaptırdığım hikayeli dövmelerimi dede bir lafı ile silip, hepsinin üstüne kendi lafını mühürledi…

Üstelik onlara her baktığımda yazdırmadığım bir sözü hatırlayacağım ‘’Oraya değil, buraya yaz diye eliyle yüreğini gösteren dedeyi.’’
Dedenin mührü daha zormuş dövmeden. Yine yalan yok, ağrılı ve kalbime.

Son olarak, ilk dövmeme gelirsek ortada Konya yok, dede yok, ben varım, isteklerim var. Bir de eşime dövme yaptıralım dedikten sonraki bak istediğin oldu ne güzel gönülden razı geldim dediğim gururlu halim.Onunda adı razı gelmek değil, işine gelmekmiş ,bencillikmiş.Bu vesile ile o da içimde kalmasın dedim, affeyle.

Ve ben yazılarımda, fotoğraflarımda, görsellikte, görüntüde, bilerek, bilmeyerek, özendirdiğim tüm zamanlara başta kızım ve dostlarım ve okurlarım içimde kalmasın istedim. Bende ki yolculuk buraya vardı, dövmelerim üstümdedir doğru ama anlamını ve manasını değiştirdi bilesiniz istedim. Sizdeki manalar nereye varır bilmem...

Her şey aşktan

Ben Özlen. Lara ve Ali’nin annesi, annesinin kızı, eşimin sevdiği, dövmeleri artık Ali’nin mama sandalyesine yapıştırdığı güzel stickerlar gibi sadece güzeller…

Olmasalar da olurmuş, aslında manası buymuş demek ,dövmelerimi şimdi dahada sevdim. Her baktığımda bunlar hikaye, kalbini yaz yazacağını der gibi bakıyorlar bana…

Bin şükür…

'‘Yine geleceğim Konya, her defasında övünerek değil dövünerek döneceğimi bilsemde yine geleceğim.’'