Paylaş
Bedeniniz sizinle daima ilişki halindedir. Sizin hakkınızda size sürekli son durum bilgisi verir. Siz bedeninizi duymazsanız ya da duymazdan gelirseniz size daha güçlü sinyaller yollamaya başlar. Hastalıklar bedeninizin size sesini duyurma çabalarından biridir. Kronik hastalıklar bir günde oluşmaz. Bedeniniz size uzun zamandır sesleniyordur. “Huhu” diye başlayan fısıltılar “İmdat!” çığlıklarına dönüşmüştür. Yediğiniz yemeklerle ilgili de bedeninizin daima bir fikri vardır.
Hoşuna giden, gitmeyen, sevdiği, sevmediği, onu hasta eden, iyi gelen, keyfini kaçıran, uykusunu bölen, sinirlerini bozan besinleri aslında her zaman size kendi dilinde iletir.
Bedeninize uygun olmayan bir yiyecek yediğinizde belki şişkinlik, kaşıntı, belki bir ağrı olarak kendini gösterebilir. Yemekten sonra üstünüze çöküveren ağırlık, halsizlik, karında gaz, depresif ruh hali, sindirim sistemi problemleri… vs. bedeninizin “hayır” deme biçimidir. Bazı yiyecekler ise sizi canlı, enerjik, tatmin olmuş, mutlu ve hafif hissettirir. Bu bedeninizin “evet” deme biçimidir.
Sağlıklı olmakla ilgili kendiniz hakkında her şeyi öğreneceğiniz bilgilerin yazıldığı tek bir kitap vardır: Bedeniniz! Onu okumayı, dinlemeyi, gerekli ayarlarını yapmayı ihmal etmeyin.
Bedenizle ilişkinizi geliştirmeniz sağlığınız için yapacağınız en zahmetsiz, en ucuz ama en büyük yatırımınız olacaktır.
O zaman hiçbir bünyenin hayır diyemeyeceği bir tarifle mevzuyu tatlıya bağlayalım mı?
Hazırlanışı:
Paylaş