Paylaş
Hayalinizdeki kadını veya erkeği düşünün. Eminim hepimizin bir mükemmel adam/kadın nasıl olmalı listesi vardır. İşte o en tatlı, en akıllı, en becerikli, en güzel/yakışıklı, en komik, en iyi kalpli, en seyahat sever, en sportmen, en iyi aşçı, en sosyal, en statü sahibi adam/kadınla birlikte olduğunuzu hayal edin. İlişkinin ilk ayları buldumcuk olmanız mazur görülebilir. Peki ya sonra?
Hayatınızın tam ortasına oturttuğunuz kişi ile diz dize ne kadar kalabilirsiniz? İhmal ettiğiniz arkadaşlarınız, yapmaktan zevk aldığınız şeyler olmadan sadece sevgiliniz ile ne kadar keyifli hayat? Sahi kuzum siz bazen kendinizden bile sıkılmıyor musunuz? da adamla yapışık yaşamaktan sıkılmayacaksınız!
Yok mu sizin çevrenizde de sevgili edinip tüm hayatını boşlayan, onsuz hareket edemeyen insanlar? Kadın olduğum için sanırım, en çok kadın arkadaşlarımın duygusal muhtaçlıkları, erkeğe olan bağımlılıkları üzüyor beni. Öyle ki, ‘erkekleri’ olmaksızın sosyalleşemiyor, her plan programı onlara bağlı kalarak yapıyorlar. Düşünün ki, sekiz kişilik bir kadın grubundan oluşan bekarlığa veda partisine erkek arkadaş getirecek kadar şuurlarını yitirebiliyorlar. Ne yapıyorsun sen, ne işi var adamın burada diye sorduğumuzda, bizim tepkimize şaşıracak kadar uçmuş kafaları… O kadar tutuk akılları, bağımlı elleri, kolları. Peki, bağımlılık öz güven eksikliğinden kaynaklanmaz mı?
İki taraflı incelenmesi gereken bu durumda; orada olmayı kabul eden adama da bir dönüp bakmak lazım diye düşünüyorum.
Genellikle yitirmekten korkan adamlar diplerinden ayrılmıyor kadınlarının. Genelde hepsinin açıklaması aynı; öyle seviyorum ki, arkadaşlarından kıskanıyorum sevgilimi, paylaşamam ben onu. Bu kıskançlık konusu göründüğü kadar sempatik değil oysa. Kıskançlık da öz güven eksikliğinde doğmuyor mu? Kendine güveni eksik olan yani kendini tam hissetmeyen erkek, eksikliğini kadının hayatının her alanında yer alarak ve hayatı onun için kolaylaştırarak tamamlıyor. İş seyahatlerini, iş arkadaşlarını, hatta tüm çevresini potansiyel tehlike olarak görüp, onu yalnız bırakmamak üzere yaşamını kurguluyor.
Bu yumurta tavuk ilişkisi, sevgilisinden bağımsız hareket edemeyen kadın ve kadının sürekli etrafını kollayarak yaşayan erkek profillerinin tek zararı etraflarına verdikleri görüntü kirliliği değil elbet. Giderek artan oranda bağımlılık yaratan ilişki aslında ikisini de yaşayan birer ölü haline getiriyor. Hayattan, insanlardan beslenmeyen kişiler zaman içerisinde solup, kuruyorlar. Dikkat edin çevrenizde en çok şikayet eden insanlar bağımlı ilişki yaşayan kişilerdir. Yaşamı idare edebilme, hayatta kalabilme becerileri o kadar azalmıştır ki, olumsuzluk ve güçlüklere karşı mücadele etmek, çözüm bulmak yerine yardım beklemeyi ve bulamadıkları yardımdan sebep şikayet etmeyi tercih ederler.
Aşkla, sevgiyle, saygıyla yaşanan birliktelikler bizi yüceltir, değiştirir, yeşertir ve üretken hale sokar. Biz olayım derken ben kavramını yitirdik mi işte böyle dile düşeriz :) Her birimizin içindeki o çok kıymetli ‘ben’ e sahip çıkmazsak, bir bakmışsınız başkalarının hayatını yaşamaya başlamışsınız, bir bakmışsınız yıllar geçip gitmiş ve siz, siz olmaktan çoktan çıkmışsınız!
Hepimize bağımlı değil bağlılık duyduğumuz aşklar diliyorum.
Paylaş