Paylaş
Ne yazık ki toplumun büyük sorunlarından biri de alkolizm. Genellikle bu gerçeği ne alkolikler ne de aileleri kabul etmek istemez.
Alkolizm, evin içinde yaşayan bir dinazor gibidir. Dışarıdan bakıldığında görmemek mümkün değildir fakat o evin halkı bu canavardan nasıl kurtulacaklarını bilemedikleri için onu görmezden gelmeyi tercih eder ancak bu şekilde hayatlarını sürdürebilirler.
Alkolik babalara sahip olan çocuklar, daha küçük yaşlarda sır tutmayı öğrenirler. Bir süre sonra her şey o kadar doğalmış gibi gelir ki evdeki herkes üç maymunu oynayarak (görmüyorum, duymuyorum, konuşmuyorum) yaşamaya çalışır.
Babası alkolik olan bir danışanım çocukluğunu bakın nasıl hatırlıyor…
Babam sert adamdı, sevgisini hiç göstermezdi. Bazen gecenin bir yarısı, sonuna kadar zili çalar, “Yatıyor musunuz siz, babanıza hiç saygınız yok mu, insan babasını beklemez mi? “ diye bağırırdı. Bazen de sabaha karşı annem merak eder, onu balkonda beklerdi. Sonra ağabeyimi kaldırırdı, “Git bak bakalım nerede kaldı?” diye. Ağabeyim sokaklarda babamı arardı, bir yerlerde sızmış bulur, sürükleyerek eve getirirdi. Eğer kendinde değilse içimiz rahat ederdi, çünkü bizi dövecek, hatta kavga edecek hali bile olmazdı.
Çok küçüktüm, herkes babasını sırtında taşıyarak getirir sanırdım. Babamın ayakkabılarını çıkarmak benim görevimdi. İşin garip tarafı “Biz ne yapıyoruz, niye yapıyoruz?” diye hiç sorgulamazdık.
Ailemizin büyük sırrıydı, hiç kimse bilmemeli, duymamalıydı. Sabah olduğunda babam işine giderdi, esnafla sohbet ederdi, her şeyin yolunda gittiği normal bir aile gibi yaşardık.
Maalesef ne bir gün top oynadık, ne de maç seyrettik. Hep “Vaktim yok, yorgunum” derdi, evde asla gürültü istemezdi.
Yıllar sonra fark ettim, yaşadığımız bu büyük işkence annemi ve bizi birbirimize bağlayan en önemli ve tek bağdı.
Alkolik bir ebeveyne sahip olan çocuklar;
Paylaş