Nuray Kentli Caner
Nuray Kentli Caner
Nuray Kentli Caner

Evim evim güzel evim

10 sene önce bana sorsalar bir otel odasında yaşamanın süper bir fikir olduğunu söyleyebilirdim.

Haberin Devamı

Ev konusu hassas bir konu. Hepimiz günün birinde yaşayacağımız evi hayal ederiz. Amerikan filmlerinde gördüğümüz kocaman bahçeli, 5 banyolu, bol pencereli evler pek azımıza nasip olur ama aslında mesele de evin büyüklüğü vs değil sizin ihtiyaçlarınıza ve hayat tarzınıza ne kadar uyduğudur. En önemlisi de içinde huzur bulabileceğiniz sadece size ya da ailenize ait olan bir mekan, bir sığınak...

Hayal ev, hayatınızdaki evrelere göre çok değişir. 10 sene önce bana sorsalar bir otel odasında yaşamanın süper bir fikir olduğunu söyleyebilirdim; eminim 15 sene sonra Deniz büyüyüp evden çıktığında da benzer bir hissiyata gireceğim. Şimdi ise tam anlamıyla ruhumu ve bedenimi yerleştireceğim her köşesinde yaşamımızı hayal ettiğim bir evi tasarlamakla geçiriyorum boş vakitlerimi. En büyük hobim www.houzz.com'da dolaşmak. Türkiye’de maalesef bir benzeri yok, önümüzdeki zamanlarda biz yapsak istiyorum ama bakalım. Eğer biraz dekorasyona ve yeni fikirlere meraklıysanız bu siteyi mutlaka denemenizi tavsiye ederim.

Haberin Devamı

Biz de herkes gibi çocuğun ayağı toprağa değsin, yeşillik içinde büyüsün gibi fantezilerden yola çıkarak artık çok da İstanbul diyemeyeceğimiz bir lokasyona taşınacağız. Çocukların özellikle üç yaşından sonra ev değişikliklerinde huzursuz olduklarını biliyorum. Doğum itibariyle benimsedikleri ve güvende hissettikleri mekanın değişmesi onları genel olarak mutsuz ediyor. Biz de taşındığımızda Deniz 2,5 yaşında olacak ve ne tepkiler verecek merak ediyorum. Onu hazırlayabilmek için sık sık yeni evi görmeye ve parkında vs vakit geçirmeye çalışıyoruz. Bir yandan da ne kadar anlıyor bilmiyorum ama odasına neler yapacağız, bir limon ağacımız olacak ona nasıl bakacağız gibi hikayeler anlatıyorum.

Her şeyin ötesinde en çok sevgiyle ve sağlıkla yaşamayı umut ediyorum bu evde. Bazen maddi hayallerin peşinden koşarken yola çıktığımız hissiyatları kaybedebiliyoruz malum; o zaman da “dört duvar birbirine bakar içi boş beni yakar” oluyor.

Tüm bunları düşünürken hayatı boyunca herhangi bir evde yaşamayı bile hayal edemeyenler geliyor aklıma, biraz utanıp sıkılıyorum. Kadın sığınma evlerindeki anneler ve çocukları ya da çocuk bakım evlerindeki annesiz babasız çocuklar... Utanmak sıkılmak yetmiyor, bir şeyler yapmak gerekiyor; yanı başımızda daha az şanslı olan birilerine vakit kaybetmeden el uzatmak gerekiyor. Ben bu hafta sonu Deniz’in ihtiyacı olmayan tüm eşyaları toparlayıp ihtiyacı olanlarla paylaşarak işe başlıyorum. Siz de aklımdakilerin dörtte birini gerçekleştirsem ne kadar faydalı olurdum diye düşünenlerden misiniz? O zaman hemen bir liste yapıp birer birer yapmaya başlayın!