Nuran Çakmakçı
Nuran Çakmakçı
Nuran Çakmakçı

Okul Öncesi Eğitim -1

Biliyorum çocuktan ayrılmak bazı anneler için çok zor. Hele de çalışan bir anneyseniz sizin için bir kabus. Onun kokusundan uzaklaşmak, ayrı mekana yolculuğa çıkmak kuşkusuz bir kadının hayatta yaşayabileceği en büyük zorluktur.

Haberin Devamı

Biliyorum çocuktan ayrılmak bazı anneler için çok zor. Hele de çalışan bir anneyseniz sizin için bir kabus. Onun kokusundan uzaklaşmak, ayrı mekana yolculuğa çıkmak kuşkusuz bir kadının hayatta yaşayabileceği en büyük zorluktur.

Ülkemizde yaygın değil, ama dünyada annelerden önce çocuklar evden uzaklaşıyor.

Şaşırdınız değil mi?

Evet, 3 yaşından itibaren çocukları anneler yolcu ediyor. Çünkü, özellikle Avrupa ülkelerinde çocuğun ne kadar erken yaşta eğitime başlarsa, o kadar yararlı olduğu bilinci yayılmış. Bizde ise tam tersi durum var. Erken yaşta çocuğu okula göndermeye bazı kesimlerde çocuğu baştan savma, evden kovma gibi bakılıyor. Özellikle yaşça büyük anneler, kayınvalideler bu konuda anneler üzerinde baskı yaratıyor.

Bir de sosyal çevreyi unutmamak gerek. “Aman erken yaşta gönderme, hasta olur” inancı neredeyse her kesimde inanılmaz bir direnç gösteriyor.

Haberin Devamı

Oğlumu büyütürken bakıcı kabusu çok yaşadım. En eğitimlisinden, akrabasına kadar birçok kişiyi denedim. Bu konuda şansım yaver gitmedi. Ama o dönemde şunu anladım: Sizin birine koşulsuz kayıtsız ihtiyacınız varsa, o kişi sizi çok kullanıyor. Benim karşıma da böyleleri çıktı. Ağzım çok yandı anlayacağınız. Zaten yanmasa da 3 yaşında oğlumu okulla tanıştırmayı istiyordum.

Çevremdeki eleştirilere rağmen, oğlumu küçük yaşta okula gönderdim

Başından büyük bir kaza geçince en güvenli yerin ev değil, okul olduğuna karar verdim. Serde eğitimcilik var ya çevremde ne kadar kurum varsa dolaştım. (O süreci sizlere başka yazımda anlatacağım.)

Sonunda birine karar verdim. Ama karşıma annem çıktı. “Bu kadar küçük yaşta çocuğu nasıl erken okula gönderebilirmişim!” diye başlayıp, devam eden gözyaşları sürecinden etkilenmedim. Kararlı oldum. Oğlumu servise bindirip, en yakındaki bir okul öncesi eğitim kurumuna gönderdim.

Sabahları onu servise bindirirken acıyan gözlerle bana bakanları, serzenişte bulunanları önemsemedim. Oğlumdan ayrılırken yaşadığım sıkıntılara bu bakışlar eklenince az acı çekmedim. Ama akşamları oğlum sevinerek eve gelince hepsini unuttum.

Haberin Devamı

Çocukluktan bireye geçiş okulla oldu.

Her geçen gün öğrendiği bir şeyi benimle paylaşmak için sabırsızlanan, değişen, büyüyen, gelişen bir bireyle karşılaştım. Akranları sayıları bilmezken onları sıralıyor, kafasında problem kuruyor, şarkılar söylüyor, ana dili dışında bir dili komik de olsa sıralıyordu. Üstelik bütün bunlardan zevk alıyor, daha çok öğrenmek istiyordu. 

Duygularını kontrol etmeyi, disiplinli olmayı, sırasını beklemeyi, başkalarına saygı duymayı, tek çocuk olduğu için pek bilmediği paylaşmayı öğrenmişti. Kelime dağarcığı genişlemiş, beslenme alışkanlığı değişmişti. Evde yemek seçen oğlum akranlarıyla yemek ayırt etmeden hepsinden tatmayı alışkanlık haline getirmişti.

Haberin Devamı

Kısacası erken yaşta aldığı eğitimle evde bir birey olduğunu hisseden, hissettiren biri haline gelmişti. Beni erken yaşta çocuğu okula gönderdiğim için kızan, eleştirenler ise ondaki bu değişimi görünce hak vermeye başlamıştı. 

Okul Öcesi-2 başlıklı yazımı 27 Mayıs Cuma günü okuyabilirsiniz.