Nuran Çakmakçı
Nuran Çakmakçı
Nuran Çakmakçı

Mezuniyet sevinci

Büyükler hep söylerdi, inanmazdım, bunun için 14 yıl geçmesi gerekiyormuş, şimdi inandım. "Zaman çok ama çok çabuk geçiyormuş!"

Haberin Devamı

Daha 3 yaşındaydı. Onu yuvaya ilk bıraktığımda çaktırmamaya çalışarak, kuyuda, köşede ağladım. Doğumundan sonraki üçüncü ayında bırakıp işe başladığımda gazetenin tuvaletinde onu düşünerek gözyaşlarına boğulduğum gibi. İki gün bir bahane bulup, anaokulunun çevresinde oyalandım, beni sormadığını, aramadığını öğrenince bir yandan mutlu olup, diğer yandan, “beni sevmiyor mu?” kıskançlığına kapıldım. Bir yıl sonra başka bir okula gittiğinde akşamları onu almamı istedi. Arkadaşlarının anneleri gibi olmamı bekledi. Çalışan annenin zorluklarını ona anlatmam o kadar zordu ki! Yine fırsat bulduğumda sürprizler yaptım, koşarak kucağıma geldi.

Bakıcısıyla kaybolup, güvensizlik yaşadığında okula gitmek istemeyişinin nedenini bulmam aylar aldı. Her şey yolundayken 15 gün boyunca okul girişinde bekleyip, sabırla güvenini kazanmayı sağlamak yıllar aldı. Ders çalışmak istemediğinde, öğretmenlerine kızdığında, arkadaşlarıyla tartıştığında sorunu kendisinin çözmesi için verdiğim ipuçlarının üzerinden çok zaman geçti.

Haberin Devamı

Oğlumun diploma töreni yapılıp, cübbesi ve kepiyle sahneye doğru çıktığında aklımdan hep bunlar geçti. Şimdi takım elbiseli, gömlekli bir delikanlı olarak süzüldüğü o sahnede okuma bayramınlarında , 23 Nisan törenlerinde kimi zaman dans edip, kimi zaman sunuculuk yapıp, kimi zaman şarkılar söylemişti.

Yıllardır oyunundan, arkadaşlarından, açık havadan, zamanından çalan SBS’nin tırı üzerimizden geçmiş olsa da mezuniyetin dahası liseli olmanın gururu daha ağır basıyordu. Seremoniler bitip, kepleri havaya fırlattıklarında 6 yaşında birer çocuk olarak çıktıkları sahneden biz anne babalara göre dünyanın en güzel genç kızları ve delikanlıları olarak ayrıldılar.

Aramızda tecrübeli olanlar her ne kadar “lise daha zor” diye fısıldasa da bizler onları sevinciyle, üzüntüstüyle bu günlere getirmenin gururunu yaşarken, nice güzel anlarına tanıklık etmenin dualarını ediyorduk.

Büyükler hep söylerdi, inanmazdım, bunun için 14 yıl geçmesi gerekiyormuş, şimdi inandım. “Zaman çok ama çok çabuk geçiyormuş!”

Haberin Devamı

Biraz önce karalamaya çalıştığım satırlar gibi biz oğlumla neler yaşadık, neler! Birlikte yaramazlık yapıp, birlikte ağladık, birlikte heyecanlar duyup, birlikte korku duvarlarını aştık. Yürümeyi, konuşmayı öğrendiği ilk anlar gibi şimdi bizden ufak ufak uzaklaşıp, ayakları üzerinde durma çabasını izlerken zamanın nasıl çabuk geçtiğine, kimliğinin, kişiliğinin yavaş yavaş oturmaya başladığını gördüğümde birkez daha inanıyorum.

Onun için aynı sözü bir de ben yineliyorum. Çocuğunuzun her anına tanıklık edin, tadını çıkarın. Benim gibi çalışan anne olarak onunla geçirmediğiniz zamanlara yanmayın. Doyasıya birlikteliğin keyfine varın. Annelik yorucu, bir o kadar da zorluklarla dolu. Ama, eğer onunla birlikte büyüyüp, onunla hayatı öğrenmenin keyfine varırsanız tadına doyum olmuyor. Darısı lise, üniversite mezuniyetlerinin ve dahası sizlerin başına..