Nuran Çakmakçı
Nuran Çakmakçı
Nuran Çakmakçı

Bizim çocuklarımız çok kıymetli!

Alman çocuklar okullarına bizdeki gibi servisle, özel şoförle değil ya yürüyürek, ya bisikletle ya da toplu taşıma araçlarıyla gidiyorlar. Bazıları zor da olsa onlara ayak uyduruyor, bazıları ise buna pek de alışamıyor.

Haberin Devamı

Geçen hafta Almanya’da Berlin’de bir iş seyahatindeydim. Türkiye’den bir okul, öğrencilerini proje için Almanya’daki kardeş okulun ailelerinin yanına gönderiyor. Çocuklar, kardeş okulun öğrencileri ile birlikte beş gün boyunca hem aile yanında konaklıyor, hem de okullarına giderek, derslere giriyorlar. Müthiş bir deneyim.

Buraya kadar her şey normal. Ama Alman çocuklar okullarına bizdeki gibi servisle, özel şoförle değil ya yürüyürek, ya bisikletle ya da toplu taşıma araçlarıyla gidiyorlar. Bazıları zor da olsa onlara ayak uyduruyor, bazıları ise buna pek de alışamıyor.

Alman aileler, ne olursa olsun çocuklarına karda, kışta, yağmurda özel muamele göstermiyor. 12-13 yaşındaki çocuklar ve daha küçükleri yağmurluğunu, montunu giydiği gibi önlemini alarak tek başına sırtına çantasını alıp, bisikletine binip 10-15 dakika mesafedeki okuluna gidiyor. Akşam da yine aynı yöntemle geri dönüyor. Kendi işlerini kendileri görüyor. Bize ne kadar uzak değil mi?

Haberin Devamı

Liseli çocuklarımızı bile özel araçlarımız ya da servislerle okula gönderen bizler, 5 dakika mesafede de olsa çocuklarımızı yürütmeye kıyamayız. Okulun karşısında oturup çocuğunu jeep’iyle okula getiren anneleri gördükten sonra Alman annelere şaşkınlıkla baktım doğrusu.

Onlar mı çocuklarına değer vermiyor, yoksa biz mi?

Onlar mı çocuklarını hayata karşı daha dayanıklı yetiştiriyor, yoksa biz mi?

Bütün bunları düşünürken seyahatte, yanımda olan bir arkadaşımın telefon konuşmasında annesine çocuğu belediye otobüsüne bindirdiği için kızması her şeyin tuzu biberi oldu. Doğru ya bizim çocuklarımız çok kıymetli, özel arabalarla, servislerle bir yere giderler. Zorunlu kalırsak ancak otobüse bindiririz. Ya mikrop kapar ya da üşürse ne olacak?