Nuran Çakmakçı
Nuran Çakmakçı
Nuran Çakmakçı

Bedeninin sınırlarını zorlayanlar

Olimpiyatları izlediniz mi bilmiyorum. Ben mümkün oldukça takip ettim. Yanımda oğlum ve eşimle aynı heyecanı yaşadık. Hele son günlerde Türklerin madalya sevinci karşısında gözlerimiz doldu.

Haberin Devamı

Olimpiyatları izlediniz mi bilmiyorum. Ben mümkün oldukça takip ettim. Tek kanallı televizyonun çocuğu olduğum için bilinçli ya da bilinçsiz saatlerce birçok spor dalını olimpiyatlarla tanıdım. Bütün aile TRT’nin başında adını sanını bilmediğimiz sporcuları, hatta ülkeleri saatlerce izleyip, hop oturup hop kalktığımız günleri anımsadım. Bu kez kendi çekirdek ailemle zaman zaman televizyon başına geçtik. Yanımda oğlum ve eşimle aynı heyecanı yaşadık. Hele son günlerde Türklerin madalya sevinci karşısında gözlerimiz doldu.

Bedeninin sınırlarını zorlayan ve başarıya koşan bu insanların çocuklarını, yaşamı boyunca harcadıkları eforu düşündüm. Bebeklikten itibaren çıkamadıkları koltuğa defalarca çıkmayı deneyen, tırmanamadığı merdiveni düşe kalka tırmanmayı başaran bir bebek çabasıyla büyüdükçe sırıkla atlayıp, saniyede bilmem kaç kilometreyi aşıyorlar.

Haberin Devamı

Saatlerini ve günlerini spor merkezlerinde, çalışma yerlerinde geçiren, arkadaşlıklarından ve çocukluklarından vazgeçen bu sporcuların ödülü madalya oluyor. Bugüne kadar mesleğim gereği onlarca başarılı sporcu ile tanıştım. Hemen hepsinin tek şikayeti vardı. Sporla eğitimi bir arada götürememek ve akranlarından uzak kalmak.

Aynı eğitimi görüp, bir yandan yaptığı sporda başarıyı yakalamak için ekstra ekstra çalışan çocuk ya da gençler, aynı zamanda akranlarına ayak uyduramıyorlar. Sabah daha erken saatte kalkıp, antrenmanlara katılıp, okulu aradan çıkardıktan sonra akşamları evlerine koşmak yerine yine spor salonlarına koşuyorlar.

Sabırlı, dikkatli, disiplinli olmak zorundalar. En önemlisi eğitim hayatları için risk almak durumunda kalıyorlar. Çoğu böyle yaşamaya alışıyor. Söylediklerine göre zorluklara dayanma güçleri artıyor. Sınırı zorladıkça zorlayabiliyorlar. Ayakları üzerinde durabiliyorlar.
Çoktan seçmeli test çocuğu olmak yerine, bedeninin sınırlarını zorlayıp, ayakta kalabiliyorlar.

Bütün bunları düşünürken bu yıl SBS’ye girecek oğlumu düşündüm. Sınav hazırlığı sürecinde aldıkları kararı birlikte tekrar gözden geçirdik. Basketbol ve satrancı 5-6 yıldır yaşamının bir parçası haline getiren oğlum, sınava hazırlık sürecinde -pek desteklemesek de- bunlardan bir süreliğine uzaklaşma kararı almıştı. Ama olimpiyatları izleyince, o başarılara tanıklık edip, heyecan duyunca spora dönmek istedi. Bakalım sistem buna ne kadar izin verecek?