Nuran Çakmakçı
Nuran Çakmakçı
Nuran Çakmakçı

Akran Dayatması

Bugün okuldan telefon geldi. Oradan gelen her telefon yüreğimi ağzıma getiriyor. Ya bir hastalık, ya bir sorun nedeniyle arandığımı düşünürüm nedense. Küçüklükten kalma bir sendrom anlaşılan.

Haberin Devamı

Bugün okuldan telefon geldi. Oradan gelen her telefon yüreğimi ağzıma getiriyor.

Ya bir hastalık, ya bir sorun nedeniyle arandığımı düşünürüm nedense. Küçüklükten kalma bir sendrom anlaşılan.

Gerçi ben devlet okulunda okudum. Annem, babam da okuldan her çağrıldığında “mutlaka para istiyorlardır” diye düşünürlerdi. Sanırım devir değişti.

Şimdi para değil, sorun akla geliyor.

Her neyse bizim ergen irisi malum. Bu aralar sorunlar yaşıyoruz. Akranlarından, sınıfındakilerden çok etkileniyor. Anne olarak ne ben, ne de baba akranları kadar onu etkileyemiyoruz. Uzmanlar, bütün bu sürecin normal olduğu konusunda hemfikir. Ama gelin bana sorun.

Neyse bu kez konumuz ciddi bir sorun. Ders kırma!

Birçok kişi hayatı boyunca yaşamıştır, ben denemedim, bilmiyorum. Gerçi pişman da oluyorum. Keşke bir kere deneseydim, o duyguyu tatsaydım diye.

Haberin Devamı

Ama bu pişmanlığı da sadece lise yılları için söylüyorum. Yoksa ilköğretim 6’ncı sınıfa giden ergen irisi oğlum için değil.

Dersi Kırdılar

Bizimki okulun pek popüler haylazlarına uymuş, bir dersi kırma kararı almışlar. Ama, zamanlarını okul dışında değil, binanın farklı mekanlarında adeta köşe bucak oynayarak geçirmişler, saklanmaya çalışmışlar.

Koridor köşeleri, tuvaletler, bahçenin kuytu yerleri nedense pek ilgilerini çekmiş.

Her okulda katalizör görevi yapan, lokomotif olan çocuklar vardır. Bir de benimki gibi o lokomotife takılan vagon görevi üstlenenler de olur. Yani geri kalmayayım, onlara uyayım diyenler. Hele bir de bizimkine “Sen katılmıyor musun, süt müsün?” (Ne demekse!!!) demeleri bardağı taşıran son damla olmuş. Hemen onların yanında soluğu almış.

Tabii yakalanmışlar. En sonunda müdür yardımcılarının karşılarında bulmuşlar kendilerini. Diğer çocuklar daha önce denedikleri ve yakalandıkları için pek bu durumdan etkilenmemiş.

Bizimkinin ilk siftahı. Alı al, moru mor eğilip, bükülmüş. Neyse cezalandırılmışlar. Cezalardan biri de 1 ay boyunca birinci sınıftaki çocuklara öğle teneffüslerinde “ağabeylik” yapacaklar. Egoları şişkin 6’ncı sınıf ağaları bu sonuçtan şimdilik pek memnun değil. Cezayı ağır buluyorlar. Bizimki eve gelir gelmez, “Bize böyle ceza olur mu? Birinci sınıftaki çocuğa yemeğini götürmesine yardım ettim. ‘Bunun sosu yok mu?’ diye afra tavra yaptı” diye isyan ediyor.

Haberin Devamı

Ama ben sonuçtan memnunum. Şimdilik kendisine böylesine bir olaya sürükleyen akranlarına öfkeli. “Şimdi hepsi süt oldu” diyor kendi kendine. Yaptığı davranışın sonuçlarına katlanmayı istemeyerek de öğreniyor. Ders kırmanın çok da marifet olmadığını gördü.

Hoş, bunu duyan yakınlarım, onun için seviniyor. Ne güzel pasif çocuk değil, başkaldıran vs diyor, ama ben ne olursa olsun kurallara uyması gerektiğini düşünüyorum. Biraz despot muyum, neyim…