Manolya Özek
Manolya Özek
Manolya Özek

Yeme Bozukluğu: Anoreksiya

Anoreksiya, çatışmanın yoğun olduğu, kendini güvende hissetmediği bir aile ortamında büyüyen ergenlerde daha sık görülür.

Haberin Devamı

Geçen hafta Bulimia’dan bahsetmiştim. Kendini yemekten uzun süre yoksun bırakma ile başlayan, tıkanırcasına yemek yiyip kusmayla sonlanan Bulimia hastalığının gerekli önlemler alınmazsa pek çok fizyolojik ve psikolojik hastalığa yol açabileceğinin hatta ölüme kadar götürebileceğinin altını çizmiştim.

Bu hafta sırada Anoreksiya var. Lise ve üniversite yıllarımda birkaç kız arkadaşımda Anoreksiya başlangıcına şahit olmuştum. Güzellik adına yaptıkları diyetler zamanla kontrol edilemez hale gelmiş onların yavaş yavaş erimesine yol açmıştı.

Anoreksiya hastalığının sıklıkla ergenlik döneminde ve kızlarda görülmesi bir tesadüf değildir. Ergenlik dönemi bir kişinin kendilik algısını oluşturduğu başkaları tarafından kabul edilmek ve beğenilmenin öneminin zirve yaptığı bir dönemdir. Genellikle fazla kilolu olduğu için kendini aç bırakarak yapılan sağlıksız diyetlerle başlayan bu hastalık, bir süre sonra kontrol edilemez hale gelir ve hastalık belirtilerini göstermeye başlar.

Haberin Devamı

Bu kişilerin en tipik özellikleri şunlardır:

  • Bozulmuş beden algısı (Kendini olduğundan daha kilolu görme)
  • Mükemmeliyetçi kişiliği sonucu her şeyi kontrol etme isteği
  • İnce olma gerekliliğine yönelik inanç ve tutumlar
  • Özgüven problemi

Anoreksiya tanı kriterleri

  • Yaşı ve boy uzunluğu için olağan sayılan en az kiloda ya da bunun üzerinde bir vücut ağırlığına sahip olmayı kabul etmeme (örneğin; beklenenin %85’inin altında bir vücut ağırlığına sahip olmaya yol açan bir kilo kaybı ya da büyüme dönemi sırasında, beklenenin %85’inin altında bir vücut ağırlığına sahip olmaya yol açacak bir biçimde beklenen kilo alımını gerçekleştirmeme)
  • Beklenenin altında bir vücut ağırlığına sahip olmasına karşın kilo almaktan ya da şişman biri olmaktan aşırı korkma.
  • Kişinin vücut ağırlığı ya da biçimini algılama biçiminde bozukluk olması, kendini değerlendirmede vücut ağırlığı ya da biçiminin anlamsız bir etkisinin olması ya da o sırada vücut ağırlığının düşük olmasının önemini inkar etme.
  • Kadınlarda en az üç ardışık menstruel döngünün yaşanmaması.

Tedavi sürecinde:

  • Tedavi sürecinde ilk ay hastalar yiyecek yoksunluğunun ve kısıtlamalarının etkileri, sağlıklı olabilecek bir kilonun, boy/kilo indeksine göre belirlenmesi gerektiği gibi konularda psikoeğitim alırlar.
  • Ardından kiloyu düzenleme sürecine geçilir. Tek tip beslenme alışkanlığından yiyeceklerin çeşitlenmesine geçilmesi hedeflenir.
  • Yeme davranışının sosyal koşullarda gerçekleşmesine dikkat edilir.
  • Kusma, laksatif alımı, aşırı beden egzersizi gibi davranışların adım adım azaltılması hedeflenir.
  • Kişinin yemeyle ilgili düşünce, inanç ve tutumları üzerinde çalışılır.
  • Bu kişilerin pek çoğunda problem çözme becerisi zayıf olduğundan problem çözme becerisini geliştirmek hedeflenir.
  • Benlik algısı ve değerleri üzerinde çalışılır.

Anoreksiya, çatışmanın yoğun olduğu, kendini güvende hissetmediği bir aile ortamında büyüyen ergenlerde daha sık görülür. Yaşamını kontrol edemeyen ergenin tek kontrol edebildiği kendi bedenidir.

Tüm hastalıkların tedavisinde en büyük güç kurulan ilişkidir. Beraberinde depresyon da görülebildiğinden bu süreçte ailenin katılımı ve desteği şarttır. Birbirine kenetlenmiş ve güven ortamı sağlanan bir aile ortamında tedavi süreci çok daha hızlı çözüm verecektir.