Su'yun evlilik hazırlığı

Kadınların istediği bir kurumdur evlilik çünkü bunun hayaliyle büyütülürler. Evleneceği düğünün, giyeceği beyaz gelinliğin anlamı vardır kadınlar için. Evlilikte bağlılık, güven ve sevgi gibi kavramlar kadınları besler. Aile ve anne olma ihtiyacı evliliği kaçınılmaz yapar kadınlar için.

Bu hayalle büyüyen kız çocukları, hayal dünyasından uyanıp gerçeklerle yüzleştiklerinde ise sıkıntı yaşarlar. Hatta bu süreçte yaşanan krizlere hazırlıksız yakalanırlarsa sonuç boşanmaya kadar gidebilir. Bu yüzden de evliliği bir deniz yolculuğu gibi görüp ilerlerken, uzakta görünen fırtına ve tehlikelere hazırlıklı olmak önemlidir. Evlilikte birinci kriz, aslında evlenmeden yaşanır. Evlilik teklifinin ardından başlayan hazırlık süreci, sancılı bir dönemdir. Bu süreci atlatamayan pek çok evlilik adayı yollarını ayırır.

Karakterimiz Su da karmaşık duygular yaşıyordu evlenirken. Bir seçim yapmış ve bu yola girmeye karar vermişti. Romantik bir teklifin ardından hazırlıklar başlamıştı. Deniz, o kadar yoğun çalışıyordu ki hazırlıklarla ilgilenemiyordu. “Ben senin zevkine güveniyorum hayatım” deyip işin içinden çıkmıştı. Bu durumdan dolayı onu anlamaya çalışsa da kızgınlık duyuyordu Su. İşleri nasıl bundan daha önemli olabilirdi ki? Öncelikleri arasında işi, “ben ve bizden” önce mi geliyordu? Bu sorulara takılıp duruyordu.

Hazırlıklara yardımcı olmak için Deniz’in annesi pek istekliydi. Dominant bir annesi vardı. Oğluna pek düşkündü, her türlü konuda katkıda bulunmak istiyordu. Deniz ile annesinin yakın bir ilişkisi vardı, annesinin yeri onda ayrıydı. Bu durum da Su’yu rahatsız ediyordu.

Gelinlik ve ev hazırlıkları ile birlikte düğünü de organize etmek gerekiyordu. Davetiye listesini belirlemek bile başlı başına bir dertti. Su, samimi olmadığı akrabalarını çağırmak istemiyordu ama annesi ayıp olur diye, kendi düğünlerine çağıran tüm akrabalarını çağırmak istiyordu. Bu da davetli listesinin gittikçe artmasına yol açıyordu. Düğünü erkek tarafı yaptığından onlara verdikleri sayı limitliydi. Bu sayı da onlara yetmiyordu. Bu konuda ilk kavgalarını yapmışlardı Su ve Deniz.

Bir taraftan reklam ajansında yetiştirilmesi gereken işler, bir taraftan evlilik hazırlıkları epey yormuştu Su’yu. Seçilmesi gereken mobilyalar, verilmesi gereken kararlar derken hiçbir şey yetişmiyor gibi hissediyordu Su. Bayağı da kilo vermişti. Koşuşturmaktan düşünemiyordu ama arada yalnız kaldığında hayatının değişmekte olduğunu fark ediyordu. Artık özgürlük bitiyordu. Farklı bir ev, farklı bir soyad ve yeni pek çok rolün sorumlulukları Su’yu bekliyordu. Deniz’i her ne kadar çok sevse de, bu düşünceler onu korkutuyor ve stres yaratıyordu.

Yukarda bahsettiğim gibi evliliklerde ilk kriz noktası, evlilik hazırlığı dönemidir. Sadece kadın ve erkek değil, iki farklı aile evlenir. Ailelerin farklı beklentileri çifti gerebilir hatta ayrılıklara bile yol açabilir. Evlilik kararı veren kadın ve erkeğin öncelikli ihtiyacı, maddi ve manevi olarak bu evliliğe hazır olmaktır. İki taraf da kendi kök ailelerinden ayrılarak yeni bir sistem kurmaya kararlı olmalıdırlar. Yeni kurulacak sistemin sınırları daha evlenmeden çizilmelidir. Kök ailelerden gelen müdahalelere verilen her izin, evlilik boyunca devam eden problemlere yol açabilir. Eğer çift evlenmeden bu konuları konuşur, sınırlarını belirler, kararları birlikte verirlerse evlilik okulunun ilk sınavını kazasız atlatırlar.

Şimdi sıra sizde… Evlenme hazırlığında olanlar ya da bu süreci yaşayıp zorlananlar… Hikaye ve yorumlarınızı bekliyorum…

Sevgiler…