Oyunları durdurmak

Geçen haftaki yazımda ‘Tekmele Beni’ oyununu anlatmıştım. Eminim pek çoğunuza bu oyun tanıdık geldi. Pek çok kadın her ne kadar yakınlık ve sevgi ihtiyacı duysa da ilişkilerinde tekrar tekrar yaptığı kaprisler ve kıskançlık krizleriyle erkeğini pes ettiriyor ve terk ediliyor. 

Bir kadın yakınlık ihtiyacı varken neden böyle bir oyun oynar ki? Bilerek isteyerek yapar mı? Tabii ki hayır. Burada onu bu oyuna sokan hayatının bir döneminde aldığı ‘Erkekler güvenilmezdir’ kararı ve kararı temel alarak kurguladığı ‘Yalnızlık senaryosu’. Bu karar bilinçli bir karar değil, farkında olmadan alınan bilinçaltı bir karar. Bu kararının doğru olduğuna kendi kendinin inanmasını sağlatan da işte bu ‘Tekmele Beni’ oyunu.

Alışkanlıklarınızı düşünün. Hani vazgeçmek ister ama bir türlü yapamazsınız. Vazgeçmek istediğiniz bazen alkol, bazen sigara bazen de bir ilişkidir. Oyunlar da bir nevi alışkanlıklarımız gibidir.

Bir oyununuzun olup olmadığını kendinize şu soruyu sorarak anlayabilirsiniz:

Aynı şeyi tekrar tekrar yaşıyor ve ‘Bu neden benim başıma geliyor?’ diye soruyor musunuz kendinize? En sonunda ortaya çıkan duygunuz öfke ya da üzüntü mü?

Eğer yanıtınız evet ise, bir durum size acı verdiği halde ısrarla devam ediyorsanız bilin ki bir oyunun içindesiniz.

‘Tekmele Beni’ oyunu, oynadığımız hayat oyunlarından sadece bir tanesi. Evlilikte ve iş hayatında oynanan daha pek çok oyun var. Köşemde bu oyunlardan da bahsedeceğim.

Burada önemli olan nokta başkalarının değil kendimizin sorumlu olduğu bir mutsuzluğa son vermek…

Karakterimiz Su, psikoloğu Irmak Hanım’a gittiğinde günümüz erkeklerini suçluyordu. Güvenilir görünen o erkeklerin nasıl psikopata dönüştüklerine anlam veremiyordu. Kendi kararının ve oynadığı oyununun farkında değildi.

Bir şey başınıza tekrar tekrar geliyorsa bilin ki bu bir tesadüf değil. Ortada sizi o seçime iten bir kararınız var. Eğer kurban rolünü oynamaya kararlıysanız, Kurtarıcı gibi görünen bir Suçlayıcı’yı kendinize çekersiniz. Ama zamanla o prensin kurbağaya dönüştüğünü gördüğünüzde şaşırıp kalırsınız.

Su, psikoloğu Irmak Hanım sayesinde ‘Erkekler güvenilmezdir’ kararı üzerinde çalıştı. Ne tip erkekleri beğendiğini bir düşündü. Kararını değiştirdi, kurban rolünü bıraktı ve bir yetişkin olarak mutluluğunun da mutsuzluğunun da sorumluluğunu üstlendi.

Değişim kolay olmadı…Sabır ve emek gerekti…

Ve hazır olduğunda Deniz’le karşılaştı ve evlendiler…

Sağlıklı ilişki yaşamanın ilk kuralı, oyununuzu ya da başkalarının sizi içine çektiği 

Oyunları fark etmek ve durdurmak.

Nasıl mı? İşte size birkaç altın tüyo:

• Kurtarıcı, Kurban ya da Suçlayıcı rollerden birini almaya son verin.

• Sizi biri bir oyuna davet ediyorsa, tamamlayıcı rolü almaktan kaçının.

• Kendinizi ve veya başkalarını küçümsemekten ya da abartmaktan vazgeçin. Öyle hissettiğinizde somut verilere bakın.

• Hepimizin değerli olduğumuzu hissetmeye ihtiyacı var. Bazen bir dokunuş, bazen bir bakış, bazen sıcak bir gülümseme günlük stresimiz içinde bize iyi geliyor. Her gün düzenli olarak bu olumlu mesajları alabileceğiniz ortamlara girin. Aileniz, sevdikleriniz ya da her kim size iyi geliyorsa onunla iletişimde olun.

• Çözümleri dışarıda aramak yerine, aynayı kendinize tutun. Çözümleri kendi içinizde arayın.

• Oyununuzu fark edin, nasıl oynandığını anlayın. Olumsuz olayları bir kupon gibi biriktirmekten vazgeçin.

• Dolaylı yollar yerine almak istediğiniz her ne ise ona odaklanın. Net ve samimi olun.

• Başkalarıyla kurduğunuz ilişkilerinizi bir gözden geçirin. Başkalarına karşı gösterdiğiniz empatik anlayışın düzeyi ile başkalarıyla ilişkilerinizde kendinizi ve isteklerinizi kabul ettirmenizin düzeyi dengede mi bir kontrol edin.

• Kendi içsel yaşantılarınıza, içinizden geçenlere ve hissettiklerinize karşı duyarlı olun.

• Çevrenizde oynanan oyunları tanımaya çalışın, her birinde nerede ve nasıl farklı davranılırsa gidişatın değişebileceği üzerine kafa yorun.