Jamie's Italian

Oğlumuzu uyuttuktan sonra, beyim ve ben çoğunlukla değişik lezzetlerin tanıtıldığı programları, şeflerin yarışmalarını veya benzer konuları sık sık izleriz heyecan içinde.

Sonra da aklımızda kaldığı kadarıyla bu lezzetleri yapıp yemeği seviyoruz.

Londra’da yaşarken de sıkı bir müdavimi olduğumuz ve İngilizlerin “evimizin çocuğu” sıfatlı şefi Jamie Oliver’ı ilgiyle izlerdik. Hele de onun, Amerika’daki okullar yemekhane iyileştirme çalışmalarının anlatıldığı programlarını hiç kaçırmadık.

Bu İngiliz şefin “Jamie’s Italian” adlı restoran zincirlerine İstanbul’u da ekleyeceğini duyunca, sanki İngiltere’den kocamın kuzeni geliyormuş, şimdi de o müthiş lezzetlerini bizlere tattıracakmış hazzını yaşayıverdim. Restoran artık açıldı amma velakin, bu fahri kuzenimizin, Zorlu Center’da açtığı mekana bir türlü gidemedik. Ya benim işlerim, ya eşimin yurt dışı toplantıları, ha bugün ha yarın derken, ailece gidebileceğimiz hafta sonları müsait olamadık bir türlü.

Birkaç gün önce ise, Jamie’s Italian’dan öğlen yemeğine bizzat davet aldım. Ailemle birlikte gitme planını yakın geleceğe bırakıp, trafiği de takmayarak yollara düştüm. İyi ki de düşmüşüm.

Alışveriş merkezinin en üst katındaki restoranın kapısından girer girmez Akdeniz kokuyor etraf. Kekik kokusu mu alıyorum ne? Fesleğen sosu mu yoksa? Pırıl pırıl, müşterinin, oturduğu yerden zevkle izleyebileceği, domates ve sebze hevenklerinin etrafında asılı durduğu mutfağın içinde, mutlu, mesut ve tutkulu oldukları her hallerinden belli genç şeflerin pişirdikleri makarnalara baka baka geçiyorum. Geçip, deniz renkli koltuklu ahşap masamıza oturuyorum. Atmosfer öylesine sıcak, öylesine Akdeniz...

Enfes başlangıçlar geliyor önce. Renk cümbüşü bir yana lezzeti bir yana. Restoranın CEO’su ve Jamie Oliver’ın Türkiye’deki ortağı Kaya Demirer birer birer hikayesini anlatıyor yemeklerin. Sanki Jamie’nin fiziksel değil ama diğer birçok yönden Türk versiyonu. O kadar tutkulu, o kadar yaptığı işe aşık. Konuşması çocuklara gelince Kaya Bey’in, gurmelikten anneliğe geçme sırası geliyor. Ve bir anne olarak herkesin duymak istediği şeyleri duymanın keyfini ve hazzını yaşamaya başlıyorum. Neden mi? Çünkü bu restoranda sunulan etlerin, balıkların, tavukların, bütün gıda testlerinden geçerek, yemlerinde GDO barındırmadıkları ispat edilerek müşteriyle buluştuğunu öğreniyorum. Serbest dolaşan tavuklar, Kaz Dağı’ndan kekikle beslenen inekler, özenle seçilmiş çiftliklerde doğal beslendiği sertifika ile onaylı balıklar, bu restorana gelmek için o kadar çok aşamadan geçmişler ki. Ama sıkıntı çekmeden mutlu mutlu yaşadıktan sonra gelmişler huzurumuza. O yüzden lezzet içindeler.

Sebzesinden meyvesine, makarnasından sosuna kadar her şey taze burada. En fazla iki günlük ömürleri var önceden hazırlanmış yemeklerin. Ve bu tarihi geçirmemeleri için her şey günü gününe etiketleniyor. O yüzden de bu kadar büyük bir restoranın beş metrekarecik bir deposu var. Dondurulmuş gıda yok. Ertelenmiş, artan yemekleri kullanma gibi bir düşünce yok. Her şey taze, her şey zamanında tüketiliyor.
Bizim kuzen Jamie böyle istiyormuş. Her şey onun onayından geçiyor zaten.

Jamie’nin, özellikle çocuklara ve onların doğru beslenmelerine ne kadar önem verdiğini biliyordum elbette ama bu kadarını beklemiyordum. Kaynağından soframıza kadar, her şeyin ne kadar titizlikle, ne kadar doğal ve ne kadar yararlı halde getirildiğini bizzat yaşayarak öğrendiğim için en bi mutlu oluyorum.

Çocuklar kendilerine ait menüyü önlerine konulan bir resimli dürbün sayesinde görüyorlar. Görüntüsü cezbeden yemeği öyle sipariş veriyorlar. Eminim benim oğlum bayılacak bu işe. Zorlanacağı tek şey ise hangisini seçeceğine karar vermesi olacak. Kocam çıtır kalamarla açacak yemeğini. Porçini mantarlı risotto isteyecek garanti. Üstüne de portakallı tiramisu yiyerek kapatacak midesinin kapılarını. Ben ise o taze yapılan makarnalara yapışacağım yine. 

Güvenilir ellerden, kaynaklardan geldiğini bildiğiniz için huzurlu ve içiniz rahat yediğiniz ve yedirdiğiniz nefis tatlardan sonra “bekle beni Akdeniz” diyerek Jamie’s Italian’dan VİRA VİRA demir alacağız ailecek. Tekrar o limana demirlememiz için ise fazla beklemeyeceğinizi çok da iyi bileceğiz.