GeriSağlık Yazın oluşan cilt hastalıkları
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Yazın oluşan cilt hastalıkları

Yazın oluşan cilt hastalıkları

Keyfiniz kaçmadan yaz hastalıklarına karşı önlemlerinizi alın!

Yaz mevsiminin yaşadığımız şu günlerde sıcaklar tüm hızıyla devam ediyor. Her ne kadar yaz mevsimi çoğumuz için dinlenme, kış yorgunluğunu atma fırsatı sunsa da, bazı kişiler için sıkıntılı günler anlamına da gelebiliyor. Çünkü bu mevsimde nezle, grip yaşamasak da bazı cilt hastalıkları ile yaz mevsiminde eskisine göre giderek artan sıklıkta karşılaşıyoruz. Dermatoloji Uzmanı Dr. Banu Serbes Kural, cildimizde meydana gelebilecek yaz hastalıkları hakkında detaylı bilgiler verdi.

Özellikle açık tenli kişiler bu cilt problemlerinden daha fazla etkileniyorlar. Çünkü günümüzde tatil anlayışımız yüz yıl öncesinden çok farklı. Yazın güney ve batı sahillerine deniz tatiline gitmek büyük-büyük annelerimizin aklına gelmezdi bile! Kıyısı olan yerleşim yerlerinde çok sıcak günlerde denize girildiğinde de insanlar derileri görünmeyecek giysilerle suya girerlerdi. Beyaz bir cilt ayrıcalık simgesiydi o yıllarda! Ancak sürekli açık havada çalışmak zorunda olan işçiler kararırlardı.

Cilt sorunları keyfinizi kaçırmasın!

1940’lı yılların ortalarında bikini denen deniz giysisi icat edildikten sonra alışkanlıklar da hızla değişmeye başladı. 1950’lerden sonra yanık ten sağlık ve çekicilik simgesi oldu. İnsanlar güneş altında daha fazla zaman geçirmeye başladılar. Bu arada ozon tabakası da delindi ve güneşin zararlı UV ışınları yeryüzüne giderek daha yoğun dozlarda ulaşmaya başladı. Sonuç; giderek daha fazla sayıda insan yaz mevsiminde yaşadığı cilt sorunları nedeniyle doktora başvurmaya başladı. Bu sorunların yazın keyfimizi kaçırmaması için karşılaşabileceğimiz durumlara ve alabileceğimiz önlemlere göz atalım:

GÜNEŞ ALERJİSİ:

Güneş alerjisinin başlıca iki tipi vardır:

Polimorf ışık dermatozu en sık rastlanan tiptir. Bu hastalıkta etken doğrudan doğruya UV ışığa karşı gelişen aşırı duyarlılıktır. Döküntüler, bahar aylarının son günlerinde, henüz tatil mevsimi açılmadan, kısa kollu ve yakası açık giysiler giymeye başladığımızda, önceden güneş görmeyen vücut bölgelerinin güneşle ilk temasını izleyen 3-4 gün içinde kendini gösterir. Genellikle kolların dirsekten aşağı kısmı, boyun, dekolte, bacakların dizden aşağısı ve ayakların üst yüzlerinde şiddetli kaşıntı, kızarıklık ve kabarıklıklar şeklinde döküntüler ortaya çıkar. Kontrol altına alınmadığı takdirde bu döküntüler 2-3 ay kadar devam edip yaz sonuna doğru kendi kendine iz bırakmadan kaybolurlar. Her yıl aynı dönemde tekrarlama eğilimindedirler. Tedavisinde güneş koruyucular, kaşıntı giderici losyonlar ve antihistaminiklerden faydalanırız. Önceden bu alerjiyi yaşamış olanlar mevsiminde şikayetleri başlamadan doktora başvurduklarında bu dönemi daha rahat geçirebilecek önlemler önerilir.

Fotoalerjik reaksiyonlar: Bazı antibiyotikler, bazı şeker hastalığı ilaçları, idrar söktürücüler ve bazı antidepresanlar gibi ağızdan alınan ilaçlar, maydanoz, turunçgiller, incir sütü, turp ve bazı çayır bitkilerinin deriye teması, bazı kozmetiklerde, losyon ve parfümlerde kullanılan kimi esanslar ve kimyasal maddeler cildin güneş ışığı ile temasının ardından güneş alerjisini tetikleyebilir. Güneşle temastan 4-6 saat sonra ortaya çıkan reaksiyonlar genellikle geçici özellikte olup tekrarlama eğilimi göstermezler. Kaşıntıyı rahatlatıcı önlemler yeterli olur. 24-48 saatte ortaya çıkan alerjilerin ise vücudun önceden uyarlanmasına bağlı olduğu düşünülür. Bunlar tekrarlama eğiliminde olduklarından tetikleyici etkenin bulunup mutlaka bunlardan uzak kalınması gerekir.

MAYORKA AKNESİ:

Özellikle cildi yağlı olan yetişkin kadınlarda görülür. UVA ışınlarına maruz kaldıktan kısa süre sonra boyun, dekolte, omuzlar ve kollarda kırmızı ufak kabarıklıklar şeklinde kendini gösterir. Özellikle plajda kullanılan güneş kremlerindeki yağ ve kimyasal ürünlerin tetiklediği düşünülmektedir. Sonbaharda kendi kendine iyileşir. Cilt tipine uygun fazla yağlı olmayan jel tarzı güneş ürünlerinin tercih edilmesi bu sorunun ortaya çıkma riskini azaltacaktır.

GÜNEŞ YANIĞI:

Yoğun güneş ışığına uzun süre korunmasız maruz kalınması ile ortaya çıkan doğal bir deri reaksiyonudur. Güneş temasından 4-8 saat sonra deride kızarma, acıma, şişme, ağrı ile kendini gösterir. İleri vakalarda deride su toplama olur. En şiddetli seviyesine genellikle 2. Günde ulaşır. Bu tür vakalara genellikle hafta sonu günübirlik denize giden kişilerde Salı-Çarşamba günleri rastlarız. Güneş yanığı yaşamamak için ışınların en kuvvetli olduğu 11.00 – 16.00 saatleri arasında güneşte oturmamak, cilt tipine uygun güneş koruyucu krem ve losyonları sık aralıklarla, suya her girip çıktıktan sonra tekrarlamak, açık renkli giysi, şapka, gözlük gibi fiziki korunma tedbirlerini ihmal etmemek temel önlemlerdir. Unutmamalıyız ki, acısı birkaç günde geçse bile güneş yanığı, uzun vadede cilt yaşlanmasını ve deri kanseri riskini arttıran en önemli risk faktörlerinin başında gelir.

Yaşam boyu 5’den fazla güneş yanığı geçirmek deri kanseri riskini 2 kat arttırmaktadır. Melanoma adı verilen en tehlikeli deri kanseri tipinin ağır güneş yanığı gibi kısa süreli yoğun güneşe maruz kalma sonucu ortaya çıktığı unutulmamalıdır. Özellikle çocukluk çağında içi su dolu kabarcıkların gelişimi şeklinde geçirilen tek bir ağır güneş yanığı, yaşam boyu deri kanseri geliştirme riskini arttırmaktadır.

HERPES SİMPLEKS=BASİT UÇUK:

Viral bir hastalık olan dudak uçuğu vücutta sinir köklerinde uyur halde bulunur. Vücudun bağışıklık sisteminin zayıfladığı hallerde uçuk mikrobu aktif hale geçer. Ateşli hastalıklar, yorgunluk, stres gibi etkenlerin yanı sıra, güneşin UV ışınlarının da bağışıklık sistemimizi baskılayıcı etkisi vardır. Bu yüzden önceden vücudunda Herpes virüsü taşıyan kişilerin genellikle tatillerinin ilk günü güneşlenmelerini takip eden saatler içinde dudakları uçuklar. Böyle bir tatsızlık yaşamamak için güneşe çıkmadan 24 saat önce koruyucu dozda uçuk ilacı almak faydalı olacaktır.

İSİLİK:

Yazın en sık görülen hastalıklardandır. Ter bezlerinin ağzının fazla üretime bağlı olarak tıkanmasıyla ortaya çıkar. Gözeneklerin altında biriken ter zerrecikleri dokuyu tahriş ederek döküntü ve kaşıntı yapar. En sıklıkla bebeklerde, fazla kilolu kişilerde, sıcak ve nemli ortamlarda çalışanlarda görülür. En çok boyunda, koltukaltı ve kasıklarda, diz ve dirseklerin iç yüzünde, meme altlarında ve belde kemer çizgisinde küçük kırmızı kabarcıklar şeklinde kendini gösterir. Çok şiddetli kaşıntı yapabilir. Tedavisinde öncelikle isilikli kişi serin bir ortamda tutulmalıdır. Serinletici ılık duş almak faydalıdır. Kaşıntılı durumlarda ferahlatıcı, mentollü losyonlar önerilir. Bunlar yeterli olmadığı takdirde doktora başvurulmalıdır.

MANTAR HASTALIKLARI :

Mantar hastalığı bütün deri yüzeyinde görülebilir. Dermatofit veya kandida denilen mikroorganizmaların yol açtığı yüzeysel deri enfeksiyonlarıdır. Derinin özellikle koltukaltı, kasıklar, ayak parmaklarının arası gibi sıcak ve nemli bölgelerinde daha sık rastlanırlar. Yaz mevsiminde terlemenin artması, hareketsiz kalınması, deniz ve havuza girme sonrası vücudun iyi kurulanmaması ve ıslak mayo ile kalınması yaz mevsiminde bu hastalıkla daha sık karşılaşmamıza neden olurlar. Bu hastalıktan uzak kalmak için genel olarak hijyen ve bakım önemlidir. Mantarlar bulaşıcı olduğu için giysi, mayo, havlu, saç fırçası gibi kişisel kullanılan gereçler risk grubunda olan veya mantar geçiren insanlarla paylaşılmamalıdır. Doktorun vereceği krem, sprey şeklinde sürülen veya ağızdan alınan ilaçlarla mantar hastalığı hızla iyileşir. Hastalığın tekrarlamaması için vücudun kuru ve serin tutulması, banyodan, denizden, havuzdan sonra iyi kurulanmak çok önemlidir.

Dermatoloji Uzmanı Dr. Banu Serbes Kural

Yazın oluşan cilt hastalıkları

False