GeriSağlık Probiyotik kullanmak sanıldığı kadar masum mu?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Probiyotik kullanmak sanıldığı kadar masum mu?

Probiyotik kullanmak sanıldığı kadar masum mu?

İnsan doğumundan hemen sonra çevresi ile etkileşmeye başlar. Bu etkileşimin bir boyutunun ağız yolu ile gıda ve su başta olmak üzere vücuda alınan mikroskopik canlılar bakteri, mantar ve virüs gibi aracılığı ile olduğunun keşfedilmesi çok eskiye dayanıyor. Bu mikroskopik canlıların insan sağlığı için önemli rol oynadığını söyleyen Gastroenteroloji uzmanı Doç. Dr. Özgür Harmancı, ağız yolu ile alınacak enfeksiyonların engellenmesinin, gıda sindirimi ve vitamin sentezinin bunlardan başlıcaları olduğunu dile getirdi.

Doç. Dr. Özgür Harmancı, probiyotiklerle ilgili olarak bilinmesi gerekenleri anlattı.

Bağırsaklarda virüsler, maya hücreleri, mantarlar, virüsler ve bakteriler arasında enfeksiyon yapan özel virüsler olan bakteriyofaj gibi az miktarda bulunan diğer mikroskopik organizmalar da mevcut olsa da, en büyük canlı yoğunluğunu ortalama 400’ten fazla türü bulunan bakteriler oluşturuyor. Her insanda farklılık gösteren bakterilerin bu geniş çeşitliliği, her bir bakteri türünün kendisine has özellikleri ve metabolik görevleri olan farklı bakteri ailelerinden gelmeleri ile açıklanır. Bu aile gruplarının birbirlerine olan sayı ve üstünlük dereceleri ise genellikle kişinin beslenme özellikleri yani karbohidrat-şeker, protein, yağların birisinin diğeri üzerine daha fazla tüketilmesi gibi, çevresel faktörler, mikroorganizma üzerine yok edici özelliği olan antibiyotik kullanımı ve diğer faktörlere bağlıdır. Örneğin, kırsal kesimde yaşayan, fazla miktarda hamur işi tüketen ve az egzersiz yapan birisinin barsak mikropları ile şehirde yaşayan ve protein ağırlıklı beslenen sporcular arasında farklılık olur. Farklı kişiler aynı antibiyotikleri bir süre kullanırlarsa, antibiyotiklerin etkisi ile meydana gelen barsak mikroplarındaki değişim ve dengelenme süreçleri bile farklı olur. Bu denli karmaşık ve dinamik bir hücre topluluğu ile birlikte yaşamak zorunda olduğumuzu biliyoruz.

KONTROLSÜZ YÖNTEMLER İLE BİRLİKTE YENİ BİR PAZARIN DOĞDU

Bütün bunlara rağmen bu canlıların hastalık ve sağlıkta oynadıkları rolleri hakkında son 10 yıldır yapılan araştırmalar neticesinde birçok bilgi üretildi. Ancak ortaya çıkan bu bilgilerin doğruluğu ve net bir biçimde hastalıklar ile olan ilişkileri ortaya dökülmemişken, üretilen her bilginin ticari anlamda karşılığını arayan insanoğlu bu işe de girişimci ruhunu katarak ve çağımızın sosyal medya imkanlarını kullanarak kontrolsüz yöntemler ile birlikte yeni bir pazarın doğmasına sebep oldu.

PROBİYOTİKLERE ŞÜPHECİ BAKIŞ

Tıbbi araştırmalar incelendiği zaman bu amaçla üretilen tüm bakteri ve mantar türleri sadece “probiyotik” ismi altında pazarlanıyor. Bu yabancı mikropların bazı hastalıklara iyi gelme potansiyelleri mevcut olsa da bu şekilde serbest kullanımının özendirilmesi doğru değil. ABD’de satışı yapılan ürünlerdeki mikrobik karışımların saflığı, orijinalliği, ne kadar canlı bakteri içerdiği, zararlı mikroplarla bulaş olup olmadığı konusundaki 2017 yılına ait bir kontrolde, piyasada bulunan 650’nin üzerindeki ürünün yarıdan fazlasının bu standartlara uymadığı ortaya çıktı.

UZUN DÖNEM ETKİLERİ KONUSUNDA HİÇBİR VERİ MEVCUT DEĞİL

Bu tür mikroplarla ilgili yapılan çalışmalar birkaç bakteri ve mantar türü etrafında yoğunlaşılarak kısıtlı şekilde yapıldı. Çalışmalarda denek seçilmesi, denek sayısı ve metodolojik kriterler gibi temel bilimsel faktörler yetersiz. Hal böyle iken yapılan çalışmalarda yan etkiler ve beklenmedik olayların raporlanması sansürleniyor ve uzun dönem etkileri konusunda hiçbir veri mevcut değil.

SATIŞI YAPILAN BU ÜRÜNLER HER ŞEY BİR YANA CANLI “MİKROP”TUR

Bu kadar çok faktörden etkilenen ve neredeyse parmak izi gibi kişiye özgü olan, yüzlerce çeşitten oluşan ve canlı bir organ gibi davranan devasa mikrop kütlesini, sayısı 10 taneyi geçmeyen ticari bakteri kolonileri ile değiştirme çabasına girerek; kanser, ciddi enfeksiyonlar, şişmanlık, depresyon, şeker hastalığı, migren ve kalp hastalıkları gibi ciddi durumları düzelteceğine veya engelleyeceğine inanmak çağdaş bilimsel akıl ile uyuşmuyor.

Ticari düzenlemeler neticesinde ilaç olarak değil de tüm dünyada gıda desteği olarak satışı yapılan bu ürünler her şey bir yana canlı “mikrop”tur. Acaba bunlar yıllar boyunca değişim gösterip elenerek ve vücudun bağışıklık sistemine uygun olarak seçilerek var olan kendi mikrop ailemizin içine rahatlıkla evlat edinemeyeceğimiz uygunsuz mikroplar ise?

ŞİMDİLİK YOĞURT, TURŞU, KEFİR VE PEYNİRDEN ŞAŞMAYIN

Acaba bazı hastalıklara iyi geldiği düşünülen bu bakteri ve mantar türlerinin yıllar sonra başka hastalıkları tetiklediği ortaya çıkacak ise? İşte bu soruların günümüzde net cevaplarının olmaması tüm toplumu şüpheciliğe sevk etmeli ve genellikle “gıda desteği” olarak serbest şekilde satışı yapılan bu organizmaların satışı “ilaç” başlığı altında düzenlemelere tabi tutularak sıkılıştırılmalı. Belli başlı birkaç gerekçe dışında yani uzman doktor onayı ile şimdilik serbest şekilde satışına da izin verilmemeli. Kontrollü, uygun şekilde dizayn edilmiş, olası yan etkilerinin bildirildiği ve uzun dönem etkilerinin anlaşıldığı bilimsel çalışma sonuçları elde edilene kadar bu masum gibi görünen mikroplardan mümkünse şimdilik uzak durmakta fayda var. Günümüzde bu amaçla gıda desteği almak isteyen kişiler şimdilik yoğurt, turşu, kefir ve peynirden şaşmamalı.

False