Terapi İstanbul
Terapi İstanbul
Terapi İstanbul

"Hayır"ın insan yaşamındaki yeri

İnsan kişiliğinin sınırları ve iradesi çocukken şekillenir. Çocuğun özerklik duygusu kendiliğinden ortaya çıkar ve gelişir. Çocukken daha kolay “hayır” sözcüğü ve itiraz etme tepkisi gösterilir.

Haberin Devamı

 Bu süreçte anne-babanın ve yakın çevrenin tutumları çocuğun özerk olma eğilimini ve kendi düşüncelerini ifadesini engellemeye yönelik olursa çocuk; edilgen bir yapı oluşturur ve bağımlılaşır. İradesi güçlü bir birey yetiştirmenin temelinin çocuklukta atıldığı unutulmamalıdır. Anne-babasının, yakın çevrenin veya bir otoritenin beklentilerinin tersine hareket ettiğinde veya karar verdiğinde onları kaybedeceğinden korkar bu bağımlı kişilik.

Kısaca “hayır” diyebilmek aslen çocuklukta öğrenilir. Bağımlı kişilikler, egoları ezilmiş bireyler “hayır” dediği zaman “kötü ve bencil bir insan” olacağını, arkadaşı veya ait olduğu sosyal çevre tarafından dışlanacağını veya sevdiklerini “üzeceğini” düşünür. İstemediği, sevmediği, tasvip etmediği, kaygı ve huzursuzluk duyduğu durumlara evet demek zorunda kalır. Böylelikle “hayır” diyememenin bir hastalık olmadığını, kişiliğin gelişim sürecinden kaynaklı bir sorun olduğunu görmüş oluyoruz. “Hayır” diyebilmek bireyin, güçlü bir iradeye sahip olduğunun önemli bir göstergesidir. İkili ilişkide, sosyal ilişkide veya toplumsal olaylar karşısında “hayır” diyebilen kişi, kişiliğinin ve yapabilirliklerinin sınırlarını bildiğinden daha verimli ve daha güvenilir olacaktır.

Haberin Devamı

“Hayır” kelimesi olumsuz çağırışımlar yapan bir anlam içerse de yerli-yersiz kullanmak yerine kişiliğinize, yaşamınıza yönelik herhangi bir talepte bir “muhakeme” sonucu “hayır” diyebildiğinizde kendinizi istenmeyen, tehlike yaratabilecek birçok olaydan korumuş olabilirsiniz. “Hayır” sözcüğüyle karşılaşmak bizler için bir hayal kırıklığı ya da öfke duygusu yaratsa da talep ettiğiniz şeyi yeniden düşünmenizi, değerlendirmenizi sağlayacak ve yine “muhakeme” yapmanıza yardımcı olacak, sizi yaratıcı düşünceye yönlendirecektir. Gerçekçi sınırların oluşmasında, analitik düşünce yöntemlerinin geliştirilmesinde, tahammüllerin oluşmasında, karşılıklı olarak dinlemenin ve anlamanın gelişmesinde “hayır” ın önemi büyüktür. Tüm bunların ışığında insanların niye “hayır” diyemediğini sıralayacak olursak;

Haberin Devamı
  •  Kaybetme ve dışlanma korkusu olan bağımlı kişilikler
  •  Karar verme sorumluluğunu almaktan kaçınan kişiler
  •  “İyi insan olma” herkes tarafından sevilmeyi talep eden kişiler
  •  Depresyonda olup “inisiyatif” alma güçlüğü çeken kişiler
  •  Bir gruba ait olma talebi yüksek, tek başınalık korkusu yaşayan kişiler
  •  Edilgen kişilikler
  •  Olduğu yeri, ait olduğu kitleyi, makamı ve gücü kaybetme korkusu taşıyan kişiler
  •  Kendi düşünce, tutum ve davranışını başkasının görüşlerine göre belirleyen, sürekli onay bekleyen kişiler

Oysa “hayır” diyebilmek ikili ilişkilerimizde taleplerimizi, isteklerimizin ve arzularımızın ne olduğunu bilerek davranmak ve bunları karşı tarafa aktarmamızı sağlayan bir unsur olacaktır. Kararlılıkla “hayır” diyebilmek kimi zaman bizi tehlikelerden koruyacak, istenmeyen travmatik durumları yaşamamızı engelleyecektir. “Hayır” diyebilmek; “hayır” dediğimiz şeyin karşısında yeni bir düşünce, tutum ve davranış geliştirmemizi sağlayacak ki böylelikle karşı tarafı da yeniden düşünmeye ve davranmaya yönlendirecektir. “Hayır” diyebilmek; oto-kontrolümüzü geliştirecek, yaşam akışı içinde sorumluluk almamızı, olumlu-olumsuz sonuçları değerlendirmemizi, kısaca bir birey olarak gelişimimizi sağlayacak bir durum oluşturacaktır.

Haberin Devamı

“HAYIR” DİYEBİLMEK İÇİN;

  •  Dürtülerimizi, şimdiye kadar öğrendiğimiz bilgileri ve deneyimlerimizi dikkate almalı,
  •  An itibariyle içinde bulunduğumuz çevrenin veya toplumun ne söylediğini iyi dinlemeli,
  •  Bunları değerlendirip kendi akıl (bilinç) süzgecimizden geçirmeli

Ve kaygılardan uzak, kendi kişilik ve kimliğimizi ortaya koyan kararı çıkarmalıyız.

Bu karar “hayır” olduğunda insanlara nerede durmaları gerektiğini net bir şekilde aktarmış olacağız. Bizim için önemli olanın ne olduğunu ifade etmiş olacağız. Gereksiz, zorlayıcı belki de tehlikeli durumlardan kurtulacağız. Hesapta olmayan bir stres altına girmemiş olacağız. En önemlisi kendimize saygımızı koruyup, kendimizi huzurlu hissedeceğiz.

Klinik Psikolog Ayşe Kayhan