Hayatın Keyfi Nerede?

Hayatın keyfini arayanlara...

Haberin Devamı

Birçoğumuzun hiç beceremediği şeydir hayatın tadına varmak. O kadar meşgulüz ki, günlük telaşlarla burnumuzun dibinden akıp giden hayatı fark edemiyoruz. Çünkü o arada mutlaka yetiştirmemiz gereken işler var, ya bir fatura ödenecektir ya bir randevuya geç kalınmıştır. Oysa görmüyoruz ve fark etmiyoruz ki, asılda hayata geç kalıyoruz.

Bilim adamları uzun yaşamanın sırrını araştırıyorlar yıllardır. Sigarayı bırak, içki içme, günde sekiz saat uyu, az ye, çok spor yap! Eee, ne zaman mutlu olacağız? Ne zaman keyif alacağız?

Hep kurallı yaşamakla uzun yaşanıyorsa, bu yapılmaması gerekenleri yapan ama en az 100 yaşına kadar yaşayan insanları ne yapacağız? Elbette sigara içmeyi önermiyoruz. “Gidin kendinizi içkiye vurun” demiyoruz. Peki, hayatın tam içine dalarak nasıl yaşayacağız? Bu her şeyi araştıran bilim adamları, bir de hayattan keyif almanın kesin yöntemlerini bulsalar ne hoş olurdu.

Haberin Devamı

Aslında mesele ne yediğiniz ne içtiğinizden çok, nasıl yaşadığınız ve hayata nasıl baktığınızla ilgili. Başımıza gelenleri başa gelen felaketler olarak ya da bir an önce halledilmesi gereken sorunlar olarak görüyorsak, başına gelenleri hayatın sürprizleri olarak görenle aynı düzeyde yaşamayı ve keyif almayı beklemek aptallık olur.

Hayattan keyif almak kaç yıl yaşadığımızla olacak iş değil ya da içtiğimiz sütle, yoğurtla alakalı bir durum değil. Hayata güneş gözlükleriyle bakıyorsa insan, korkuyorsa hayattan, uçuk kaçık hayalleri yoksa, beklentileri yoksa önce keyif sözcüğüyle hayat sözcüğünü yan yana kullanmayı öğrenmesi gerekir.

Uzun yaşamak herkes için bir hedef ama mutsuz bir uzun yaşamı ne yapacağız ki? İçtiğimiz suya, aldığımız nefese şükretmeliyiz önce. Sağlıkla uyandığımız her güne şükretmeliyiz. Ne yiyorsak, ne içiyorsak severek, tadını alarak yiyip içmeliyiz. Günü yaşamak dedikleri şey, yani anı yaşamak denilen şeyi yapmalıyız.

“Bu söylendiği kadar kolay değil” diyenler var mutlaka. Ben de diyorum ki; Evet! Söylendiği kadar kolay!

Düşünün bakalım, geçmişte neler için kendi kendinize hayatınızı zehir ettiniz? Neleri düşünüp üzülerek uykusuz kaldınız, yürek çırpıntıları yaşadınız? Nelere sinirlendiniz ve nelere çok üzüldünüz? Mesela geçtiğimiz yıl sizi üzen olay, şu anda da üzer mi?
Yoksa o zaman üzüldüğünüz için üzülür müsünüz? Ya da beş yıl önce sizi öfkeden deliye döndüren olay neydi hatırlıyor musunuz? Büyük olasılıkla bir şeylere kızdığınızdan başka bir şey hatırlamıyorsunuz. Demek ki, yaşanan sıkıntılı anlar unutuluyor ama yaşattığı duygular kalıyor. Öyleyse olaylara çok kapılmamak lazım. Ne hissettiğiniz, ne yaşadığınızdan daha önemli. Kendinize karşı davranışlarınıza dikkat edin. Özellikle de değiştirilmesi mümkün olmayan olaylar için üzülüp kendinizi hırpalamayın.

Psikolog Serap Duygulu

Yazarın Tüm Yazıları