GeriSağlık Bebek ve çocuklarda kusma
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Bebek ve çocuklarda kusma

Bebek ve çocuklarda kusma

Kusma bebeklik döneminden başlayarak oldukça sık görülen bir olaydır.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ve Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Uzmanı Dr. Enver Mahir Gülcan bebek ve çocuklarda görülen kusmaların nedenlerini anlattı.

Değişik nedenlere bağlı olarak şeker metabolizmasında ortaya çıkan dengesizlikler çocuklarda yineleyen kusmalara yol açabilir. Asetonemik kusma denen bu krizleri önlemek için yağ alımını azaltmak ve önemli bir etken olan psikolojik nedenleri ortadan kaldırmak gerekir.

Kusma mide içeriğinin, çoğunlukla kramp biçiminde mide kasılmalarıyla ağızdan boşaltılmasıdır. Kendi başına bir hastalık olmayıp çeşitli rahatsızlıkların bir belirtisidir.

Bebeklik döneminden başlayarak oldukça sık görülen bir olaydır. Bütünüyle zararsız bir durum olabileceği gibi ağır bir hastalığın işareti de olabilir. Kusmayı değerlendirirken kusmanın biçimini, çocuğun yaşı ve çocukta kusmaya eşlik eden öbür belirtileri dikkate almak gerekir. Çocukta hemen her türlü enfeksiyon kusma tepkisine yol açabilir. Ayrıca ruhsal etkenler de kusmada rol oynayabilir. Ama inatçı kusmalara daha sık olarak merkez sinir sistemi, idrar yollan ve sindirim sistemi bozukluklarında rastlanır.

Bebekte kusma

Yeni doğanda yemek borusunun ya da onikiparmak bağırsağının doğuştan kapalı olması, mide kapısında (pilor) darlık, diyafram fıtığı gibi sindirim sistemiyle ilgili doğuştan oluşum bozuklukları ve doğumda beyin zedelenmesi ağır kusmalara yol açar.

Doğum sırasında yutulan amniyon sıvısı ilk 24 saat içinde zararsız kusmalara neden olabilir. Yeni doğanda daha seyrek olarak böbreküstü bezi yetmezliğine ve idrar yolundaki oluşum bozukluklarına bağlı kusmalar da görülebilir.

Bebeklerde özellikle sindirim sistemi enfeksiyonları en yaygın kusma nedenidir. Ama ayırıcı tamda kusmanın tipi göz önüne alınmalıdır. Buna göre bebek kusmaları birkaç gruba ayrılabilir:

Regürjitasyon: Regürjitasyonu gerçek kusmadan ayırt etmek gerekir. Bu durum beslenmeden sonra alman besinin bir bölümünün ağızdan geri gelmesi biçiminde ortaya çıkan zararsız kusmadır. Öncesinde bulantı olmaz ve gerçek kusmada olduğu gibi şiddetli mide kasılmalarıyla ortaya çıkmaz.

Reflü: Yeni doğmuş bir bebekte bile reflü görülebilir. Yeni doğan döneminde morarma, nefes alamama ve kusmalarla ortaya çıkar. Bebeklerde reflü, yemek borusuyla mide arasındaki kapakçık sisteminin olgunlaşmamasıyla ilgilidir. Eskiden bu hastalığa tanı koyulamadığı için bilinmiyordu ve farklı tedavilerle çocuk iyileştirilmeye çalışılıyordu. Bebeklerde reflünün en belirgin belirtisi kusmadır. Bu kusmalar genellikle durdurulamayan, sürekli, her yemekten sonra olan kusmalardır. Çocuktaki normal kusmalardan çok daha şiddetlidir. Bu hastaların birçoğu 1 yaş civarında kapakçık sisteminin olgunlaşmasıyla düzelir ama bir kısmı düzelmez ve ilaç tedavisine devam edilir.

Doğuştan mide kapısı darlığı: Yaşamın 2. ve 3. haftalarında başlayan fışkırma biçimindeki kusmalarla kendini belli eden doğumsal bir hastalıktır.

Pilor spazmı: Bazı bebekler doğumdan başlayarak hırçın olur, çok ağlar, az uyur ve aşırı hareketlidir. Böyle bebeklerde karın ağrılarına, belirli bir nedene bağlanamayan kusmalara ve ishallere sık rastlanır. Yaşamın ilk günlerinden başlayarak bazen fışkırma biçiminde ve inatçı olabilen kusmalar görülür. Pilor spazmı denen bu kusmalar, bebeğin susuz kalmasına ve kilo kaybına yol açmaz. Röntgen bulgularında bir anormallik yoktur. Pilor spazmında gevşetici ilaç tedavisi yapılır.

Bir yaşından sonraki çocuklarda kusma

Bunlar genellikle ruhsal etkenlere ve basit enfeksiyonlara bağlıdır. Okula yeni başlayan çocuklarda da sabahları ruhsal kökenli kusmalar görülebilir. Karın ağrısı ve bulantının eşlik ettiği kusmalarda apandisit, bulantısız ve inatçı kusmalarda ise kafaiçinde yer kaplayan oluşumlar düşünülmelidir.

Asetonemik kusma: Yüksek ateşle seyreden bir hastalığa, kısa bir süre aç kalmaya, şekeri az, yağı fazla bir beslenmeye, aşırı güç harcamaya ve metabolizma dengesini kısa süreli bile olsa bozabilen ruhsal etkenlere bağlı olarak yineleyen kusmalar ortaya çıkabilir.

Bu durum aseton krizleri ya da asetonemik kusma olarak tanınır. Birçok anne asetonemik kusma krizleriyle karşılaşmıştır. Deneyimli anneler bu kusmaların ağır bir hastalık belirtisi olmadığı, çocuğun içinde bulunduğu duruma bağlı olarak geçici bir rahatsızlıktan kaynaklandığı sonucuna vararak fazla telaşlanmaz. Gerçekten de çocuğun organizmasında genel bir bozulma görülmez ve bu çocukların büyük bölümü hasta olarak kabul edilmez.

Asetonemik kusma temel olarak şeker, yağ ve protein metabolizmasındaki dengesizliklerden kaynaklanır. Bu maddeler sindirim sürecinden geçerek bağırsak duvarını aşar, kana karışarak vücudun kimyasal laboratuvarı olan karaciğere ulaşır. Burada şeker, yağ ve proteinlerden ortak bir metabolizma ürünü olan aktif aseton ortaya çıkar. Aktif aseton şeker metabolizmasının son evresine katılarak yıkıma uğrar.

Karaciğer vücudun enerji gereksinimini karşılamak için kimi zaman yağlan parçalamak zorunda kalır. Bu durumda açığa çıkan asetonun tümü şeker metabolizmasında kullanılarak yıkıma uğratılamaz ve artık aseton birikir. Artan aseton molekülleri keton cisimlerini oluşturacak biçimde bir araya gelir. İşte bu keton cisimleri kusmayı başlatan etkenlerdir.

Karaciğerde biriken keton cisimleri kan dolaşımına, oradan da idrara geçer. Keton cisimlerinin yapısında bulunan aseton uçucu bir maddedir ve akciğerlerden solunum yoluyla dış ortama çıkar. Bu nedenle bu tip kusmalarda çocuğun idrarında keton cisimleri bulunur ve ağzı da aseton kokar. Kusmaya yüz kızarması ya da solukluğu, uyku hali ve ruhsal belirtiler eşlik edebilir.

Çocuklukta dengesiz beslenmeye bağlı olarak kan şekerinin düşmesi gibi etkenlerle keton cisimlerinin üretiminde artış görülebilir. Ayrıca yüksek ateş ve aşın kas gerginliği gibi vücut enerji depolarını kullanmayı gerektiren durumlarda da kanda keton cisimleri birikerek kusmaya yol açabilir. Nöbet genellikle çocuk 1-2 yaşındayken ortaya çıkar ve ergenlik döneminde kendiliğinden kaybolur.

Bir, iki, hatta üç gün boyunca çocuk sürekli kusabilir. Artık kusacağı besin kalmayınca mukus, yeşil safra ve bazen kanlı mukus çıkarır. Hiçbir şey yiyemeyen çocuğun içeceği bir yudum su bile kusmayı uyarabilir. Su kaybına bağlı olarak dil ve dudaklar kurudur. Karın gergin ve ağrılıdır.

İnatçı bir kabızlık görülür. Kusma nöbetinin sıklığında azalma olmazsa çocuğun durumu giderek kötüleşir. Nöbetler sırasında çocuk kesinlikle yatakta dinlenmeli ve ağır durumlarda damar içi sıvı uygulamasına geçilmeli, asidoza (kanda asitlik düzeyinin yükselmesi) yönelik tedavi başlatılmalıdır.

Çocuklardaki kusmalar nedenleri bakımından aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir:

  • Midenin aşırı dolmasına bağlı kusmalar
  • Beslendikten hemen sonra yatırılması ve altının değiştirilmesi gibi işlemlere bağlı kusmalar
  • Beslenme sırasında aşın hava yutulmasına bağlı kusmalar
  • Kusmalı ishal, akut ishal, bağırsak tıkanması, pilor spazmı, apandisit ve sindirim sisteminde doğuştan oluşum bozuklukları gibi sindirim sistemi hastalıklarına bağlı kusmalar
  • Menenjit, beyin apseleri ve beyin tümörleri gibi merkez sinir sistemi hastalıklarına bağlı kusmalar
  • Sinirli çocuklarda görülen kusmalar
  • Üst solunum yolları enfeksiyonlarına ve özellikle başlangıç evresinde olmak üzere başka enfeksiyonlara bağlı kusmalar
  • Yinelenen (asetonemik) kusmalar

Çocuklarda kusma olduğunda hangi durumlarda doktora gidilmelidir?

  • Eğer kusma ile birlikte çocukta karın ağrısı, mide ağrısı varsa
  • Çocukta sayıklama varsa
  • Uykudan zor uyanıyorsa, sersemlemişse
  • Kusmuğunda kan varsa
  • Vücudu su kaybetmişse ( Vücudun su kaybettiğini anlamak için; tükürük salgısına bakılır, tükürük salgısı az ise su kaybetmiştir. Yine idrara az çıkıyorsa, idrarı çok sarı ve kokulu ise)
  • Kusma çok şiddetli ise ve çocuk sık sık kusmuşsa

Yukarıdaki durumlarda çocuk derhal doktora götürülmelidir.

Çocukta kusma sonrası neler yapılabilir?

  • Çocuk kustuktan hemen sonra bir şeyler yedirmeyin, en az bir saat midesi boş kalmalı
  • Bundan sonra bir çay bardağı veya yarım çay bardağı su verilir
  • Suyu çıkarmazsa yarım çay bardağı su tekrar verilir
  • Bundan sonra azar azar kraker, bisküvi, kek gibi yiyecekler verilir. Çocuk isterse çorba, komposto, meyve suyu verilebilir.

Ancak çocuk ilk etapta verilen suyu kusarsa başka bir şey verilmez. Yapılacak şey, su verdikten 20 dk. sonra yarım çay bardağı değil bir yemek kaşığı vermektir. Kusma görülmediği takdirde meyve suyu, yağsız süt, çorba gibi sulu gıdalar verilir. Eğer yine kusarsa ilaç tedavisi gerektiği anlamına gelir.

Bebeklerdeki kusmaları hafifletmek için neler yapılabilir?

  • Çocuğun çok hava yutmasını önleyin, bunun için biberonu yeterince eğik tutun, emzik kısmı hep dolu olsun ve hava şişenin dip tarafında kalsın. Emziğin deliği çok büyük olmasın. Biberonu 10-15 dakikada yavaş yavaş verin, arada durun.
  • Biberondan sonra çocuğun gazını çıkartmasını bekleyin, kolunuzda sallamayın. Yatağına yatırırken ilk önce soluna sonra da sağına yatırın. Çocuğun dümdüz yatmaması için başının altına bir yastık koyun.
  • Çocuğun altını emzirmeden sonra değil önce değiştirin.
  • Bunlar etkili olmazsa mamayı koyulaştırın (çünkü besin ne kadar sulu olursa, o kadar çok hava yutulur. Fakat birçok annenin yaptığı gibi sütü değiştirmeyin. Kusmamaya neden olan sütün kalitesi değil koyuluğudur. Koyulaştırmak için; meme emen bebeğe emzirmeden önce bir kahve kaşığı konsantre süt verin, biberonla beslenen bebeğin mamasını koyulaştırın (koyulaştırılmış özel mamalar).

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ve Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Uzmanı Dr. Enver Mahir Gülcan

Bebek ve çocuklarda kusma

False