GeriKanuni Hak Ve Yasalar 'Bekara ve dula ev yok' diyene ceza!
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

'Bekara ve dula ev yok' diyene ceza!

'Bekara ve dula ev yok' diyene ceza!

Bugün gazetelerde çıkan bir habere göre; Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, dul bir kadına ev kiralamayan ev sahibine 2 bin TL, emlakçıya 1 bin TL idari para cezası kesti. Peki nedir bu cezanın dayanağı? Konuyla ilgili detayları Avukat Burcu Kuman aktardı.

6701 sayılı “Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu” 20 Nisan 2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmişti. Söz konusu Kanun ile hayatımıza bir çok yeni düzenleme geldi. Ancak gerek online platformlarda gerekse günlük hayattaki uygulamalarda Kanun’u bilen veya ciddiye alan kişi sayısının çok az olduğunu görüyoruz. 6701 Sayılı Kanun neler getirdi? Kısaca özetlersek belki bilinirlik artışına bir katkımız olabilir.

Öncelikle söz konusu kanun ile Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu kurulması gündeme geldi. Söz konusu Kurum, idari ve mali özerkliğe sahip, özel bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kurumdur. Kurumun re’sen veya şikayet üzerine ayrımcılık yasağı ihlallerini incelemesi yetkisi vardır.

Yine ilgili Kanun ile kurulan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu, Kurumun karar organı olarak faaliyet yürütmektedir. Ayrımcılık yasağı ihlallerinde idari yaptırımları uygulama görevi de Kurul’dadır.

Kanun’da hüküm altına alınan ayrımcılık türleri şunlardır:

a) Ayrı tutma.
b) Ayrımcılık talimatı verme ve bu talimatları uygulama.
c) Çoklu ayrımcılık.
ç) Doğrudan ayrımcılık.
d) Dolaylı ayrımcılık.
e) İşyerinde yıldırma.
f) Makul düzenleme yapmama.
g) Taciz.
ğ) Varsayılan temele dayalı ayrımcılık.

Ayrımcılık yasağının kapsamı da şu şekilde belirlenmiştir:

• Eğitim ve öğretim, yargı, kolluk, sağlık, ulaşım, iletişim, sosyal güvenlik, sosyal hizmetler, sosyal yardım, spor, konaklama, kültür, turizm ve benzeri hizmetleri sunan kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri, yürüttükleri faaliyetler bakımından bu hizmetlerden yararlanmakta olan veya yararlanmak üzere başvurmuş olan ya da bu hizmetler hakkında bilgi almak isteyen kişi aleyhine ayrımcılık yapamaz. Bu hüküm kamuya açık hizmetlerin sunulduğu alanlar ve binalara erişimi de kapsar.

Bu kapsamdaki hizmetlerin planlanması, sunulması ve denetlenmesinden sorumlu olan kişi ve kurumlar, farklı engelli grupların ihtiyaçlarını dikkate almakla ve makul düzenlemelerin yapılmasını sağlamakla yükümlüdür.

• Kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, gerçek kişiler, özel hukuk tüzel kişileri ve bunlar tarafından yetkilendirilenler, taşınır ve taşınmazları kamuya açık bir şekilde sunarken bu malları edinmek veya kiralamak isteyenler ile bunlar hakkında bilgi almak isteyenler aleyhine, bunların kiralanması, kira akdinin şartlarının belirlenmesi, kira akdinin yenilenmesi veya sona erdirilmesi, satışı ve devri süreçlerinin hiçbirinde ayrımcılık yapamaz.

• Dernek, vakıf, sendika, siyasi parti ve meslek örgütlerine, ilgili mevzuatlarında veya tüzüklerinde belirtilen istisnalar dışında üye olma, organlarına seçilme, üyelik imkânlarından yararlanma, üyeliğin sonlandırılması ve bunların faaliyetlerine katılma ve yararlanma bakımından, hiçkimse aleyhine ayrımcılık yapılamaz.

Yukarıda değindiğim düzenlemelere ek olarak özellikle istihdam ve serbest meslek kapsamında da sıkı kurallar düzenlenmiştir. Örneğin;
İşveren veya işveren tarafından yetkilendirilmiş kişi; işverenin çalışanı veya bu amaçla başvuran kişi, uygulamalı iş deneyimi edinmek üzere bir işyerinde bulunan veya bu amaçla başvuran kişi ve herhangi bir sıfatla çalışmak ya da uygulamalı iş deneyimi edinmek üzere işyeri veya iş ile ilgili olarak bilgi edinmek isteyen kişi aleyhine, bilgilenme, başvuru, seçim kriterleri, işe alım şartları ile çalışma ve çalışmanın sona ermesi süreçleri dâhil olmak üzere, işle ilgili süreçlerin hiçbirinde ayrımcılık yapamaz.

Bu düzenleme özellikle işe alımlarda işverenler tarafından yapılan ayrımcılığın önüne geçmek için yapılmıştır. İlgili Kanun yürürlüğe girdikten sonra “…. özelliklere sahip erkek adaylar başvurabilir.” “Sadece İstanbul, Marmara Üniversitesinden mezun olan adaylar başvurabilir.” Gibi iş ilanları Kanun’a aykırılık teşkil etmektedir. Ancak neredeyse her türlü mecrada hala bu ayrımcılık ihlallerini içeren iş ilanları ve neredeyse Türkiye’nin en kurumsal ve büyük şirketlerinde yapılan mülakatlarda ihlal niteliği taşıyan sorular devam etmektedir.

Ayrıca işveren veya işveren tarafından yetkilendirilmiş kişi, istihdam başvurusunu gebelik, annelik ve çocuk bakımı gerekçeleriyle reddedemez.

Bu yasak özellikle “daha çok gençsiniz, yakın zamanda çocuk doğurma ihtimaliniz var bu nedenle iş başvurunuzu reddediyoruz”, “hamile bir kadını işe almak mantıksız, birkaç ay sonra doğum iznine çıkacak” beyanlarının önüne geçmek için getirilmiştir.

Tüm bunlara ek olarak serbest mesleğe kabul, ruhsat, kayıt, disiplin ve benzeri hususlar bakımından ayrımcılık yapılamayacağı da Kanun’da düzenlenmiştir.

Kanun’da ilgili düzenlemelere istisna olarak; kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam belirttiğim bu düzenlemelere tabi değildir.

Kanun’da sayılan ayrımcılık yasaklarının pek tabii istisnaları da mevcuttur. Bu istisnalar şu şekilde düzenlenmiştir;

a) İstihdam ve serbest meslek alanlarında, zorunlu mesleki gerekliliklerin varlığı hâlinde amaca uygun ve orantılı olan farklı muamele. Örneğin; belirli fakülteden eğitimin şart olduğu mesleklerde (doktor, avukat vb.) o fakülte mezuniyetinin aranması veya hamile bir bayanın yapamayacağı bir işte (gece çalışması gibi) hamile olan bir bayanın işe alınmaması vb.

b) Sadece belli bir cinsiyetin istihdamını zorunlu kılan durumlar. Örneğin; İmam istihdamında erkeklerin başvurabilmesi.

c) İşe kabul ve istihdam sürecinde, hizmetin zorunlulukları nedeniyle yaş sınırlarının belirlenmesi ve uygulanması, gereklilik ve amaçla orantılı olması şartıyla yaşa dayalı farklı muamele. Örneğin; 18 yaşını doldurmamış çocukların gece çalışması yapamamasından kaynaklı, gece çalışması için istihdam edilecek işçilerde yaş limiti konulması.

ç) Çocuk veya özel bir yerde tutulması gereken kişilere yönelik özel tedbirler ve koruma önlemleri.

d) Bir dine ait kurumda, din hizmeti veya o dine ilişkin eğitim ve öğretim vermek üzere sadece o dine mensup kişilerin istihdamı.

e) Dernek, vakıf, sendika, siyasi parti ve meslek örgütlerinin, ilgili mevzuatlarında veya tüzüklerinde yer alan amaç, ilke ve değerler temelinde üye olacak kişilerde belli şart ve nitelik aramaları.

f) Eşitsizlikleri ortadan kaldırmaya yönelik, gerekli, amaca uygun ve orantılı farklı muamele. Örneğin; hamile bayana daha az çalışma saati uygulanması.

g) Vatandaş olmayanların ülkeye giriş ve ikametlerine ilişkin şartlarından ve hukuki statülerinden kaynaklanan farklı muamele.

KURUMA KİMLER BAŞVURABİLİR, HANGİ YOLLARLA BAŞVURULABİLİR?

İnsan hakları ihlalinden zarar gördüğü iddiasında bulunan her gerçek/ tüzel kişi Kuruma başvurabilir. Kurum ilgili şikayetlere dayanarak inceleme ve araştırma yapmak, değerlendirmek ve sorumlular hakkında yasal işlemler başlatmakla görevlidir.

Kuruma başvuru, illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar aracılığıyla da yapılabilir. Ayrıca BİMER (Başbakanlık İletişim Merkezi-www.bimer.gov.tr) aracılığı ile de başvurular Kuruma iletilebilir. Başvuru hakkının etkin bir şekilde kullanılmasına hiçbir surette engel olunamaz. Başvurulardan herhangi bir ücret alınmaz.

İlgililer, Kuruma başvurmadan önce bu Kanuna aykırı olduğunu iddia ettikleri uygulamanın düzeltilmesini ilgili taraftan talep eder. Bu taleplerin reddedilmesi veya otuz gün içerisinde cevap verilmemesi hâlinde Kuruma başvuru yapılabilir. Ancak Kurum, telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ihtimali bulunan hâllerde, bu şartı aramadan başvuruları kabul edebilir. Ayrıca dava açma süresi içinde Kuruma yapılan başvurular işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur.

False