GeriEtkinlikler Güzel adamın hastalıklı egosu
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Güzel adamın hastalıklı egosu

Güzel adamın hastalıklı egosu

Serhan Kansu tiyatro oyununu kitap haline getirdi. Kansu ‘En Güzel Adam’ adlı eserinde diyaloglar üzerinden egoyu, aşkı ve hayatı sorguluyor. Oyunda nefret edilene duyulan hayranlık, en güçlü yanımızın aynı zamanda en zayıf yanımız olması gibi sorunsallar karakterler üzerinden tartışılıyor.

Şerefine Kozmos ve Sırtımdaki Okyanus’un yazarı, tiyatrocu yazar Serhan Kansu, ilk olarak 2008 yılında kaleme aldığı oyununu güncellenmiş haliyle kitaplaştırdı. Eserdeki karakterler günümüzde pek çok insanın gizlice yaşadığı, acı veren ancak vazgeçemediğimiz tutkuları temsil ediyor.

ACISIYLA MUTLU OLMAK İSTEYEN KADIN

Hikayenin baş karakteri bir profesör. Oldukça çekici ve güçlü bir erkek olan Prof. Dr. Folk Vardu’ya aşık olan Jül ise sanatkar bir kadın. Bir sanatçı ve bir felsefe profesörü arasında geçen konuşmalar aşkı ve bağlılığı sorgularken zaman zaman tutkunun derinlerine iniyor. Folk’un oğlu ve Jül’ün kızı arasında yaşananlar ise insana dair farklı hırsları irdelerken, hikaye boyunca en diri şekilde hissedilen soru; “Nefret sevginin, aşık olduğumuzu yok etmeyi istemek aşkın bir parçası mı?” şeklinde karşımıza çıkıyor.

KİTABIN İLK SAYFASINDA İPUCU

En Güzel Adam’ın ilk sayfasında okuyucu “Son nefesini verirken, sevdiğin kişinin yasal ancak basit bir cezadan korkup sana dokunmadığına şahit olmak mı yoksa uzun yıllar yatakta hasta ve çaresiz yaşamak mı? Her şeyi duyarak, görerek, hiç tepki veremeden… Acısız ölüm nedir? Nedir yaşamak?” şeklinde bir girişe rastlıyor. Hikaye hakkında ipucu veren bu sözlere rağmen okuyucuyu şok bir son bekliyor.

“BU OKUNMASI GEREKEN BİR HİKAYE”

Serhan Kansu, kaleme aldığı eserinin bir tiyatro oyunu olsa da okunması gereken bir hikaye olduğunun altını çiziyor. Kansu oyunu hakkında “En Güzel Adam, teknik olarak bir oyun olsa da diyaloglar üzerinden ilerleyen, okunması gereken bir hikaye. İsviçre’de yaşanmış gerçek bir olaydan esinlenip kendi yaşadıklarımla harmanladım. Bu hikayede karakterler, en derinlerimizdeki tutkular ve korkular, sahne ise zihinlerimiz” diyor. Hayal Yayınları’ndan çıkan eserin kapak tasarımı sanatçı Bulut Bagatur’a ait.

False