Geriİlişkiler Değersizlik hissi ilişkilere yansıyor
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Değersizlik hissi ilişkilere yansıyor

Değersizlik hissi ilişkilere yansıyor

Kendini değersiz hissedenlere...

Değersizlik duygusu, bir insanın içsel olarak kendini diğer insanlardan daha değersiz bir varlık olarak algılaması. Peki, bu durum ilişkilerimize nasıl yansıyor? İlişki ve Yaşam Koçu Cansu Yağız, konu hakkında bilgiler sundu.

Kendisine değer vermeyen insanlar fazla ödün veren, fedakar görünen, hayata ve insanlara tahammül eden ve gizli düşmanlık besleyen insanlar olarak karşımıza çıkabileceği gibi fazla öz güvenli, kendinden emin ve kendisini diğer insanlardan üstün gören kişiler olabilirler. Her iki durumda da aşağılık ve üstünlük hissi, aynı güvensizlik enerjisinden beslenir. Bu insanların ortak özelliği kendilerini koruduklarını varsaydıkları maskelere sahip olmalarıdır.

Kendini Değersiz Görenlerin Davranışları

Değersizlik duygusunun getirdiği benmerkezci bir koruma kalkanına sahip olduklarından, diğer insanlara samimi bir sevgi duyamaz ve onları anlamak için çaba göstermezler ve bütün bunlar tekrar değersiz ve suçlu hissetmelerine neden olur.
Değersizlik duygusu içindeki insanların davranışlarında ya fazla taviz veren, ezilmişlik ya da hoşgörüsüzlük, kişilerin küçük düşmesine derinlerde duyulan mutluluk, kabahatleri büyütme ve ortaya çıkarma isteği hakimdir. Çünkü ancak çevrelerindeki insanları değersizleştirerek kendi değersizliklerini unutabilir ve güven kazanırlar.

İlişkilerde Değersizlik Duygusu

İlişkilerinde de değersizlik duygusu peşini bırakmaz bu insanların, kendilerine acı çektiren, onları anlamayan ve hatta kabul etmeyen kişilere bağlanır ve acı çekerler. Bilinçaltlarındaki “Ben değersizim ve partnerim bunu fark etti, bu muameleyi hak ediyorum” inancıyla, her aşağılanmaya razı olurlar. Ya da kendilerine değer veren insanlara aldırış etmeden, onları aşağılayarak intikam alırlar. Kendilerine değer veren insanları küçük görürler. Tüm bu davranışların gerçek nedeni korkudur aslında eleştirilmek korkup, saldırmak, terk edilmekten korkup acımasızca terk etmek gibi.

Oysaki hayat derinlerdeki niyetlerimizin karşılığı ile bizleri cezalandırır ya da ödüllendirir. Hayatı ödüllerle yaşamak için var oluşumuzun getirdiği sorunlara güvenli ve gerçekçi yaklaşabilmemiz gerekir. Başarısızlığın, başarı gibi, acıların da mutluluk gibi, hayatın doğal bir parçası olduğunu kabul etmek, gerçeklerden kaçmamak gerekir.

Bu Duygudan Nasıl Kurtuluruz?

Değersizlik duygusundan uzak kalabilmek için bazen zor da olsa kendi benliğimize ayna tutabilmeli ve gördüklerimizin bizi korkutmasına izin vermemeliyiz. Kendimizle yüzleşebilecek, güçsüz taraflarımızı, zaaflarımızı tespit edebilecek kadar cesur olduğumuzda, gerçek güce sahip oluruz. Kusurlarımızı reddederek maskelerle yaşamaktansa, zayıf ve kusurlu yanlarımızı kabul ederek kendimize ve tüm insanlara hoşgörülü olmak, mutluluğun sırrıdır.

Zayıf yanlarımız üzerinde pozitif çalışmalar yapmak ve güçlü taraflarımıza odaklanarak gerçek potansiyelimizi gerçekleştirmek, hayatı yaşamanın en kolay ve en keyifli yoludur. Karşımıza çıkan insanlar ve sorunlar geliştirmemiz gereken özelliklerimize işaret eder, bu işaretleri takip ederek mutlu ve yeterli insanlar olabiliriz. 

False