GeriÇocuk Sağlığı Kaçınızın çocuğu sokakta oyun oynuyor?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Kaçınızın çocuğu sokakta oyun oynuyor?

Kaçınızın çocuğu sokakta oyun oynuyor?

Saklambaç, körebe, uzuneşek… Kaçınızın çocuğu bu oyunları sokakta oynuyor?

Araba yarışları, spor oyunları, savaş oyunları, kıyafet giydirme oyunları şimdiki neslin en çok tercih ettiği oyunlar arasında… Sokakta birbirlerine dokunarak “yakalamaç” oynayan nesil yok artık çünkü eskisi gibi sokaklarda çocuk yok. Sizin çocukken arkadaşlarınızın sırtına atlayarak oynadığınız uzuneşeği bile onlar parmakları ile sadece “ekrana dokunarak” oynayabiliyorlar.

Unutulmaya yüz tutmuş sokak oyunlarını tekrar hatırlamak, çocuklarımıza öğretmek için bazı çalışmalar yapılsa da bu çalışmaları yapan kurumlar parmakla sayılacak kadar az.

Özellikle büyük şehirlerde yaşayanların ne bu oyunları çocuklarına oynatacak alanları, ne de onlarla birlikte oynayacak vakitleri var. Önce mahalleleri ve sokakları çocukların ellerinden aldık, sonra onları bilgisayar oyunlarıyla tanıştırıp odalarında ekran başına mahkum ettik. Durum böyle olunca bu oyunların yavaş yavaş unutulması da kaçınılmaz bir hal aldı. Bu duruma gelmemizde pek çok etken söz konusu… 

Pek çok kişi dijital oyunların çocukları sokak oyunlarından uzaklaştırdığını, hayal gücünü ve yaratıcılığını baltaladığını savunmakta. Peki, gerçekten durum böyle mi? Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Bilgen cevapladı.

* Dijital kültürün belki de en çok tartışılan etkisi, obez toplumlar yaratması. Fiziksel ve zihinsel gelişim için hareket etmenin çok önemli olduğu yaşlarda uzun saatler, ekran başında oturularak oynanan oyunlarla geçiriliyor. Çocukların gerçek fiziksel oyunlar oynama şanslarının azalması, fiziksel deşarj ihtiyacını dijital oyunlarda aramaya yönlendiriyor onları. Zihin için kısa süreli bir rahatlama yaratsa da, beden için hiçbir faydası olmuyor.

* Dijital oyunlarda çok sayıda ilginç görsel öğeler, müzikler, ses efektleri, grafikler, canlı ve parlak renkler bir arada bulunur. Bu anlamda sinir sistemi için yüksek bir uyaran seviyesi yaratır. Ancak, bu şekilde bir uyarılma seviyesine alışan sinir sitemi için gerçek dünya, hele ki okul ve öğrenme ortamı bu uyaran seviyesini yakalamanın çok altında kalır. Bu nedenle özellikle öğrenme ortamı, çocuğun motivasyonunu ve dikkatini çekmeye yetmeyebilir, “sıkıcı” olarak algılanabilir.

* Dijital oyunlar çocukların ve gençlerin uzun süre ekran başında kalmasına yol açabiliyor çünkü sürekli olarak geribildirim ve ödül verme gibi çok önemli psikolojik taktikler kullanıyorlar. Oyun puanının artması ve bir üst seviyeye geçme, çocuğa gitgide ilerlediği, geliştiği, daha başarılı olduğu yönünde geribildirim veriyor. Arada çıkan bonus ödüller de merakını ve motivasyonunu artırıyor. Dış dünyadaki aktivitelere katılım için artık daha fazla ödüle ihtiyaç duyan çocuklar haline dönüşmüş olmaları, beklenen bir sonuç.

* Dijital oyunlar, çocukların teknolojiye yakın ilgi duymasını, teknolojik değişime uyumunu ve teknolojik aletleri kullanma becerilerini artırıyor. Küçücük çocukların karmaşık akıllı telefon ve tabletleri ustalıkla kullanabilmeleri hepimizde hayranlık uyandırıyor. Bu çağda çok önemli bir beceri olduğu açık bir gerçek.

* Dijital oyunların çocukların hayal gücünü ve yaratıcılığını öldürdüğü söyleniyor. Kitap okurken çocuk harfleri anlamlandırarak soyut şekilleri somutlaştırmayı, zihninde canlandırmayı, seslere, görüntülere çevirmeyi öğrenir. Dijital oyun dünyasında kısıtlı da olsa, karakter ve mekanı yapılandırma şansı veren oyunlar, hatta oyuncunun seçimine göre hikayenin akışını değiştirebildiği oyunlar var. Bu oyunlar yaratıcılık ve hayal gücünü destekleyebilir. Çocukların hayal gücünü öldüren faktörleri düşünürken, eğitim sisteminin etkilerini atlamamak gerekir. Çoktan seçmeli test tipi sınavların, eleştirel ve yaratıcı düşünmeyi baskılayıp, tek-tip hızlı düşünme sistemini desteklediği bilimsel bir gerçektir.

* Oyun, tüm çağlarda olduğu gibi şimdi de çocuğa akran kültürüne ait olma ve paylaşım imkanı veriyor. Oyun üzerinden yapılan sohbet ve paylaşımlar, çocuğun akranları içindeki konumunu da belirliyor. Bu yüzden oyun dışında kalmak akran çevresinde de dışarıda kalmak gibi bir risk içerdiğinden, büyük bir akran baskısı yaratıyor.

Dijital oyunlar artık çıkmamak üzere hayatımızda yer alıyorlar. Onlara karşı durmak yerine onlardan öğrendiklerimizi kullanmak ve hayata adapte etmek daha akıllıca olur” diyen Bilgen, çocuklarımızın sınırlı saatlerde de olsa dijital oyunlara ihtiyaçları olduğunu söyledi.

HÜRRİYET AİLE ÖZEL/ Sedef Batı

False