Çocuklarda obsesif kompulsif bozukluk

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) çocuklukta başlayabilen, obsesyon ve kompulsiyonlarla karakterize olan ruhsal bir rahatsızlıktır. Obsesyonlar, ısrarcı ve kontrol edilemez, istem dışı ve tekrarlayıcı düşünce, imge ve dürtülerdir.Kompulsiyonlar ise obsesif düşüncelerin neden olduğu kaygıyı azaltmak için ya da korkulan durumu engellemek için kişinin kendisini yapmak zorunda hissettiği tekrarlayıcı, abartılı davranış veya zihinsel eylemlerdir. Obsesyon ve kompulsiyonlar kişinin zamanını alır, günlük yaşantısını aksatmasına neden olur ve ilişkilerini olumsuz bir şekilde etkiler derecede olmalıdır.

Haberin Devamı

Yetişkinlerde bu düşünce ve eylemlerin aşırı ve anlamsız olduğu fark edilmekteyken çocuklar farkında olmayabilir. OKB’li çocuklar yetişkinler gibi davranabilirler ve bu durum genellikle aileleri tarafında hoş karşılanabilir fakat bu davranışların nedenini çocukların kontrol edemedikleri kaygıları ve OKB olabilir.

3 YAŞINDAN İTİBAREN BELİRTİLER GÖZLENEBİLİR

OKB, çocuk ve ergenlerin yaklaşık olarak %1-2’sinde görülmektedir. Ergenlik öncesi dönemde erkek çocuklarında daha fazla görülmekteyken ergenlikle birlikte cinsiyetlere göre görülme sıklığı eşitlenir. OKB tanılı yetişkinlerin %80’inde hastalığın başlangıcının çocukluk ya da ergenlik olduğu bilinmektedir. 3 yaşından itibaren belirtiler gözlenebilmektedir ve ortalama 9-10 yaşlarında tanı koyulmaktadır. Yaşla birlikte belirtilerin niteliği ve şiddeti değişim göstermektedir.

Haberin Devamı

Bütün çocukların günlük yaşam içerisinde bir takım ritüelleri ve yanlış inançları olabilir. Yürürken çizgilere basmaması, uğurlu bir sayının olması, yaptığı şeyi düzgün yapmaya çalışması günlük yaşamın içindeki, kaygıyı kontrol etmeye yardımcı olan, sosyalleşmeyi arttıran davranışlardır. OKB’li çocuklarda ise bu ritüeller aşırı, rahatsız edici ve sosyal olarak izole edici bir hal alır.

Çocuklarda en sık görülen obsesyon yakınlarına ya da kendine kötü bir şey olacağına yönelik obsesyondur. Bunu takiben bulaşma obsesyonu sık görülür ve çoğunlukla yıkama, temizleme, bulaşacağından korktuğu şeyden kaçınma kompulsiyonu geliştirir (örneğin; ellerinin kirlendiği düşüncesiyle kaygısını azaltmak için ellerinin aşınmasına neden olacak kadar el yıkayabilir).

Sık görülen bir başka obsesyon ise kuşkuyla ilgilidir ve kontrol etme kompulsiyonuyla kuşkunun oluşturduğu kaygı azaltılmaya çalışılır (örneğin; okul dolabını kilitleyemediğine dair kuşku duyan bir çocuk emin olmak için kilidi defalarca kez açıp kapatabilir). Simetri ve düzen obsesyonu da daha az olmakla birlikte çocuklarda görülmektedir. Bu obsesyonu takiben yavaşlama kompulsiyonu görülebilir (örneğin; çocuk yolda yürürken çoraplarının aynı hizada kalmasını istediği için sık sık durarak çoraplarını eşitleyebilir). Az da olsa obsesyonun tek başına görüldüğü durumlar da mevcuttur.

Haberin Devamı

Çocuğun aklına istemediği, genellikle cinsellikle ya da saldırganlıkla ilgili bir düşünce gelir ve bu düşünceyi engelleyemez ayrıca düşüncesi nedeniyle kendisini kınar ve suçluluk duyabilir. Obsesyonlar, çocuk ya da yetişkin fark etmeksizin çok fazla anlam yüklenen kavramlara entegre olmaktadır. Ailesini çok seven bir çocuk ailesini kaybetmekten, topluma çok değer veren bir aile topluma zarar vermekten korkabilir ve bununla ilgili obsesyon ya da kompulsiyonlar geliştirebilir. İstifleme, sayma, düzenleme, dokunma kompulsiyonları ise diğer yaygın kompulsiyonlardır. Kompulsiyonlar obsesif bir kaygıyı gidermek adına yapılmakla birlikte çoğu zaman “tam doğru” yapılması için tekrarlayıcı özelliktedir. Ayrıca sessizce dua etmek, bir şeyi düşünmek, belirli bir kelimeyi tekrar etmek ya da belirli bir şekilde bakmak gibi zihinsel ritüeller şeklinde kompulsiyonlar da görülebilir.

Haberin Devamı

SORUN FARKEDİLDİĞİNDE PSİKOLOJİK DESTEK GÖRMELİ

Çocuklarda OKB çok önemli bir problem olup yetişkinlikte de birçok kişilik ve davranım bozukluğuna yol açabilir. Bu nedenle çocuklukta psikolojik destek görmesi anlamlı olacaktır. Bu psikolojik desteklerden özellikle çocuğun dili olan oyun ile oyun terapisi etkili olacaktır. Bunun yanı sıra özellikle çocuğun sağaltımı için ailesiyle görüşülmesi veya duyguların sağaltımı için bilişsel davranışçı tekniklere başvurulması yararlıdır. Bunların dışında daha derin ve yoğun bir kaygı düzeyi varsa çocukla EMDR çalışılması da önerilmektedir. Tüm bunlar yapılırken sürecin bütüncül bir şekilde ele alınması, aile ve diğer bakıcıların da işin içinde olması sürece çok fazla katkı sağlayacaktır.
  

Yazarın Tüm Yazıları