Dr Fiona Faraci
Dr Fiona Faraci
Dr Fiona Faraci

Çocuklar neden kaygı duyarlar?

Çocuğun kaygı duymasından hep korkulur. Kaygının pek bilinmeyen çok önemli bir özelliği vardır; kişilik yapılanmasına destek olur. Kaygısız çocuk, kaygısız yetişkin, kısacası kaygısız birey yoktur. Çocukların gelişim aşamalarına bağlı, belirli dönemlerde, kaygı düzeyinde artış görülür; korkular o dönemlerde daha belirgin hale gelir, yüzeye çıkar. Burada önemli olan, sonradan kaybolabilmesidir. Tam da bu dönemlerde, çocukların okula başlamasıyla, kaygılı küçük bireylerin bir süre uyum sağlamaya çalışırken zorlanmaları oldukça doğaldır.

Haberin Devamı

Çoğu zaman, çocukların hiç zorlanmadan her değişikliğe kolaylıkla geçiş yapmaları, uyumlanmaları beklenir. Bunun bir çok nedeni vardır ancak iki tanesi son derece önemlidir :

  • Yetişkin bireyin kendi kaygılarıyla olan ilişkisi. Kendi kaygılarından korkan birey, çocuğun endişeleriyle baş edemeyeceğini düşünür.
  • Kaygının salt bir sorunsal olduğunu düşünüp yapılandırıcı özelliğini göz ardı etmek.

Çocuklar, okul çağından bile önce, belirli dönemlerde endişe artışlarına mağruz kalırlar. İlk rüyaların belirgin hale geldiği dönem, ilk ayrılıklar, ev veya ortam değişiklikleri bunlardan sadece bir kaçıdır.

Bu dönemlerde çocuğun huzursuzlanması, kızgın görünmesi veya çatışması beklenir . Hatta, bu değişim ve dönüşüm süreçleri içerisinde çocuk tepki vermiyorsa, daha kaygı vericidir. Çocukların, yaşadıkları farklı durumlar karşısında zorlanmamaları, mümkün olmamamakla birlikte gerçekçi olmayan bir beklentiye işaret eder. Onların kişilik yapılanmasına destek olacak olan ; bu uyum sürecidir. Başka bir deyişle, iç dünyaları, zorlanma-kaygı-uyumlanma üçlemesinin tamamlandığını deneyimleyerek oluşur. Bireyin en güçlü özelliklerinden biri – buna aynı zamanda defans mekanizması denir – bastırmadır. Kaygı bir süre aktif olarak bireyi huzursuz ettikten sonra bastırılır ve rahatlama sağlanır. Bu defans mekanizması koruyucudur; bir unutma sistemi olarak düşünülebilir. Bazı şeyler gündelik hayatta unutulmasaydı hayat yaşanılmaz hale gelirdi. Örneğin, ölüm. Kimse sürekli öleceğini düşünerek yaşayamaz. Bastırma da tam da bu işe yarar ve hayatımızı kolaylaştırır.

Haberin Devamı

Bu nedenle, hayatta esas olan kaygı duymamak değildir, bastırma veya benzeri mekanizmaların aktif bir şekilde devreye girerek bireyi tekrardan rahat bir duruma getirmeleridir. Kaygı bir süre sonra kayboluyor, sönümleniyorsa destekleyici ve yapılandırıcıdır. Bu süreç atlatılamıyor ve kaygı kaybolmak yerine artıyor ve yayılıyorsa, aile veya birey o zaman bir uzmandan destek almayı düşünebilir.